Korkunun bir savunma mekanizması olduğunu hatırlatarak yazıya başlamak istiyorum. Korku yaşama uyum sağlamamızı kolaylaştıran doğal bir duygudur.
Çocuklar belli yaşlarda dönemsel olarak korku yaşayabilirler, bu yaşın getirdiği bir durumdur.
Bazı dönemsel korkular normaldir demiştik. Mesela 5-6 yaş döneminde çocuklarda doğal korku dönemi başlar. Bu yaşlarda hayal dünyaları çok geniştir, bu nedenle izlediği programların içeriğinden, ebeveynlerin anlattığı içinde ölümü konu alan hikayelerden, oynadıkları bilgisayar oyunlarından, soyut olan cin-şeytan gibi varlılardan korkabilirler. Bu korkular dönemseldir, geçicidir tedirgin olmaya gerek yoktur.
Bunlar dışında deprem, yangın, ebeveynlerin boşanma durumu, karanlık, polis, doktor, klozet sesi, elektrikli süpürge, gök gürültüsü, banyo-tuvalet korkusu, yüksek ses, berber, sünnetçi gibi daha birçok unsurlardan korkabilirler.
0-2 yaş döneminde çocuklar yüksek sesten korkabilmektedir. Bunun sebebi çevreden gelebilecek ani ve habersiz uyarımlardır. Bu çocukların ilk korkularındandır. Gelen şikayetler arasında ‘’öksürsem, eşime seslensem dahi ürkebiliyor, saklanıyor, kulaklarını kapatıyor’’ oluyor. O anı ve durumu kontrol edemeyen çocukta korku başlıyor.
Çocuklar genellikle bilmediği, dokunup keşfedemediği şeylerden korkarlar:
2-3 yaşta elektrikli süpürge, klozet sesi, gök gürültüsü korkusu
3-4 yaşta karanlık, polis, doktor-iğne korkuları baş gösteriyor.
Bu vb. korkuların kökeninde anne-babaların durumu kurtarmak ve kolaylaştırmak için kullandığı sözleri görebiliyoruz. ’’Uyumazsan öcü gelir, bak seni bırakıp giderim, seni polislere veririm, havhav geliyor’’ deyince sesi soluğu kesiliveriyor çocukların. Bu durum güven sarsmakla beraber korkuyu kökleştirmektedir. Aslında o anı kurtardığımızı zannederken çocukta geleceğe dair daha büyük yaralar açtığımızın farkına varamıyoruz. Üstelik bir süre sonra durumu idrak eden çocuk için sarf edilen bu sözler işe yaramayacaktır.
Yine polikliniğe gelen anne babalardan çokça duyduğumuz şeylerden biri ‘’akıllı durmazsan, soruları düzgün cevaplamazsan sana iğne yapar’’ sözleri, giydiğimiz beyaz önlükten korkan çocukların sayısını bir hayli arttırıyor. Sonrasından hastane-doktor görünce ağlayan, ilaç içmek istemeyen çocuklar bitiveriyor yanı başımızda. Çocuklarımızda istemeden hangi travmalara yol açtığımıza dikkat edelim.
Hayalet, cadı, sihir, büyü, yatağın altında biri var, perdenin arkasında aslan var gibi söylemler başlamakta. Daha çok 6 yaş çocuklarında bunu görüyoruz. Gerçek ile hayal olanı ayırt edemeyen, bu dönemde hayal gücü geniş olan çocuk gördüklerini ve hissettiklerini abartarak anlatmaya başlayacaktır. Çocuğun izlediği programların içeriğine, dinlediği masalların konusuna, oynağı bilgisayar oyunlarına dikkat etmekte fayda görüyorum.
Anne-babaya çok fazla bağımlı olan çocuklarda ise ebeveyni kaybetme korkusu yaşadıklarını gözlemliyoruz. Yemeğini yemediğinde ‘’seni sevmem, senin annen olmam’’ diye söylemlerde bulunan, habersiz bir şekilde evden ayrılıp ya da hemen geleceğim anneciğim deyip saatlerce gelmeyen ya da annesi bir ameliyat veya ölüm tehlikesi geçiren çocuklarda ebeveyne fazlaca bağımlı olduklarını görebiliyoruz, kökeninde kaybetme korkusunu barındırmaktadır. Hadi onlara hak verelim; çocuğumuz 1 dakika gözümüzün önünden kaybolduğunda aklımıza türlü korkular gelmiyor mu? Keza çocuklar bizden daha savunmasızdır ve daha fazla korku yaşar bunu unutmayalım.
Bazen de ‘’hocam ben bunlara dikkat ediyorum ama yine de böcekten, köpekten çok korkuyor’’ diyen anne-babalarımız oluyor. Şöyle ki korku rol model alınarak da kazanılan bir duygudur. Böcekten çok korkuyor diye gelen ebeveyne sorduğum ilk soru şu oluyor ‘’peki siz çocuğunuzun yanında böcek görünce nasıl tepki veriyorsunuz, korkuyor musunuz böcekten?’’ Genelde gelen cevap evet ben de korkuyorum oluyor. İşte köpek görünce sıçrama, böcek görünce çığlığı basarak verdiğimiz tepkiler bulaşıcı oluyor, tepkilerimizi kontrol etmeli veyahut bununla ilgili destek almalıyız.
İlkokulda ise disiplin adı altında bazı öğretmenlerin yaptığı sindirme tutumları çocukta okul ve öğretmen korkusunu başlatabiliyor. Çocuklarımızı kime emanet ettiğimizi, daima kontrol etmemiz gerektiğini aklımızda bulunduralım.
Hocam çok ürkek, çok sakar diye gelen şikayetler var bir de. En çok aşırı koruyucu, kollayıcı anne-babaların çocuklarında duyuyorum bu şikayeti. ‘’aman gitme düşersin, sıkı tut sakın kırma o bardağı, dur sen dökersin ben yaparım, o götüremez ver bana, çok yaklaşma ısırır, gitme oraya seni döverler’’ gibi telkinlerden kökenini almaktadır. Kendi endişelerimizi çocuğa yansıtarak belki de üstesinden gelebileceği bir durum için ekstra bir stres yarattığımızı gözden kaçırabiliyoruz.
‘’Allah seni kör eder, ateşe atar, o senin her yaptığını görür’’ gibi çocuğun anlamlandıramayacağı, yaşına uygun olmayan söylemlerde bulunmak hem çocukta yaptığı her eylemde tedirginlik yaratacak, yanlışlar yapmasına sebep olacak hem de Tanrı anlayışı ve dine karşı bir ön yargı ve düşmanlık besleyecektir.
Korkularından dolayı çocuğu ayıplamak, utandırmak ‘’erkekler ağlamaz, kocaman oldun hala korkuyor musun?’’ gibi uyarılarda bulunmak yani çocuğun korkularını küçümsemek kendini daha da yalnız ve ‘kimse beni ve hissettiklerimi anlamıyor’ algısı yaratmış olacak ve korkuyu daha da büyütecektir. Karşınızdaki insanın sizin hislerinizi anladığında o durumla daha kolay başa çıkabildiğinizi hatırlayın.
Son olarak da gece terörüne değinelim. Uyurken ağlamalar daha çok çocukta iç sıkıntı ve tedirginliğin sonucunda ortaya çıkan bir durumdur. Anne baba boşanması-çatışması, izlediği programların içeriği sebep olabilmektedir. Ebeveyn ile daha kaliteli zaman geçirmek, ekranı azaltmak bu dönemde işe yarayacaktır.
Genel anlamda toparlayacak olursak bu gibi durumlarda sakin kalmak, soğukkanlı ve gerçekçi olmak, yaşına uygun cevaplar vermek, tehlikeleri abartmamak, kendi korkularımızı çocuğa yansıtmamak, çok fazla koruyucu olmamak, çivi çiviyi söker mantığı ile olaylara yaklaşıp korkuyu kökleştirmemek dönemsel korkuları daha kolay atlatmanızı sağlayacaktır. Çocuklar biz yetişkinlerin söylediklerinden ziyade akranları ne yapıyorsa onu yapmaya meyillidir, çocuğunuza doğru rol model olacak kişileri arttırmakta fayda görüyorum. İleri boyuttaki çocukluk dönemi korkuları için bir uzmandan da yardım alabilirsiniz. Korkularını küçümsemek yerine korkunun neyden kaynaklandığını bulmaya çalışırsak ve miniklerimizin içinde hangi savaşlar verdiğini anlarsak her şeyin üstesinden gelebileceğimizi düşünüyorum. Empati ve sevgiyle kalın.