Kişisel roller olarak adlandırılan benlik durumları, kişilerarası etkileşimi belirler. Kişisel roller olarak da isimlendirilen benlik durumları üçe ayrıldığından bahsedilmişti. Anne – baba benlik ve çocuk benliğini detaylı olarak ele alacak olursak;
Anne- baba benlik durumu: Bireyin kişiliğindeki ebeveyn benlik durumu, diğer bireylerle etkileşimde bulunurken öğütler verme, emirlerde bulunma ve rehberlik etme eğiliminde olan bir davranış ve rol modeli içerir. Bu benlik durumu, bireyin toplumsal normlara, değerlere ve etik kurallara uygun olarak, başkalarının sağlığını, güvenliğini ve çıkarlarını koruma amacını taşır. Aynı zamanda, eleştirel bir bakış açısı geliştirme, toplumsal düzenin sürdürülmesine katkı sağlama ve gelecek nesillere geçmişten gelen değerleri aktarma amacını içerir. Bu ebeveyn benlik durumu, bireyin diğerleri üzerinde etkili ve rehberlik edici bir rol üstlenmesine olanak tanırken, bu etkileşimlerin genellikle öğütler, talimatlar ve rehberlikle şekillendiği bir dinamik oluşturur.
Birey, koruyucu anne-baba rolünü üstlendiğinde, karşısındaki kişinin yaşına, kimliğine bakılmaksızın sağlığını ve çıkarlarını koruma eğilimindedir. Bu durumu yansıtan mesajlar arasında "Balkona terlik giymeden çıkma", "Yemeğini tamamla", "Sokağa saçların ıslakken çıkma", "Su içerken terli terli içme", gibi ifadeler bulunur. Bu tür mesajlar, fedakârlık ve başkaları için çaba harcama arzusundan kaynaklanır ve genellikle koruyucu anne-baba rolünün etkisi altındadır.
Eleştirici anne-baba rolünü üstlendiğinde, birey toplumsal kuralları ve değerleri koruma, uymayanları eleştirme, uyarılarda bulunma ve gerekirse cezalandırma eğilimindedir. Birey, genellikle anne ve babasının tutumlarını örnek alarak, onlardan öğrendiklerini yeni nesillere ileterek toplumsal değerlere sadık kalma çabasındadır. Bu çabalar, "Büyüklerin yanında lafa karışma", "Doğru otur", "Akşam geç kalmayı bir daha dene, bakalım neler olacak", gibi ifadelerle eleştirici anne baba benlik durumundan kaynaklanır.
Bu mesajlar, sadece anne-baba ve çocuk ilişkisine özgü algılanmamalıdır. Günlük yaşamda, tanıdık veya tanımadık kişilerle iletişim kurarken, “Sigara içme, sağlığını riske atma” dediğimizde, koruyucu ve eleştirici anne-baba benlik durumu devreye girer.
Karşılaştığımız kişilerden aldığımız mesajların yanı sıra kendi içimizden de “Tembellik yapma”, “Uykunu iyi al”, “Çevreni düzenli tut”, “Tasarruflu ol” gibi uyarıları sık sık hissederiz. Bu uyarılara uymadığımızda huzursuzluk ve tedirginlik hissi yaşarız. Bu içsel uyarılar, kendi içimizdeki anne-baba benliğin sesidir.
Gelenekler ve görenekler, anne-baba benlik durumu aracılığıyla korunur ve gelecek nesillere aktarılır. Bu aktarımın olumsuz yanları, yeni neslin öğrenmesine engel olabilir ancak aynı zamanda mevcut bilgi birikiminden yararlanma fırsatı sunabilir.
Çocuk benlik durumu: Çocuk benlik durumu, kişiliğimizin çocuksu veya gelişmemiş bir yönü olarak yanlış bir algılanma olmamalıdır. Her bireyin, yaş, cinsiyet, eğitim seviyesi veya sosyokültürel özelliklerine bakılmaksızın içsel bir çocuk benliği bulunur ve bu benlik durumunu uygun zamanlarda sergilemeliyiz.
İçimizdeki çocuk, doğal, uslu ve asi olmak üzere üç farklı özellik taşır.
Doğal çocuk, kişiliğin eğitilmemiş kısmını temsil eder. Bireyin fiziksel ihtiyaçlarına dikkat eder ve içinden geldiği gibi davranır. Örneğin, misafire kremalı pastadan az alınmasını istemek veya uykusu gelmişken beklenmedik bir ziyaretçiyle karşılaşmaktan şikâyet etmek, doğal çocuk benlik durumunu yansıtır.
Uslu çocuk davranışında, birey otoriteye boyun eğer ve istenilen şekilde davranma eğilimindedir. "Tamam, efendim, peki efendim, siz nasıl isterseniz öyle olsun" gibi ifadeler, uslu çocuk benliğin yansımalarıdır.
Asi yaramaz çocuk davranışında ise birey otoritenin isteğine karşı gelme eğilimindedir. "Sana inat dediğinin tersini yapacağım" gibi bir ifade, asi çocuk benliğin bir örneğidir.
Doğal çocuk, otoriteye aldırmadan kendi isteği doğrultusunda davranırken, asi çocuk otoritenin beklentilerine karşı çıkar. Uslu çocuk ise kendi isteğini bir kenara bırakarak otoritenin istediği şekilde davranır. Örneğin, futbol oynadıktan sonra terli terli eve gelip hararet içinde soğuk su içmek doğal çocuk davranışıdır. Ancak annesinin "su içme, terli terli içme" uyarısına uymak, itaatkâr davranarak uslu çocuk benliğin bir yansımasıdır. Terli terli su içmenin hastalık getirebileceğini öğrenen çocuk, temkinli davranmak isterken, annesinin uyarısına karşı gelme isteği duyarsa, asi çocuk benliğini sergilemiş olur.
Doğal çocuk bağımsızdır, uslu ve asi çocuklar ise otoriteye bağımlıdır. İlk bakışta asi çocuğun bağımlılığı nasıl olabilir sorusu akla gelebilir. Ancak aslında asi çocuk, otoritenin beklentilerine karşı gelme eğilimi göstererek dolaylı olarak otoriteye bağımlı davranır. Örneğin, yemeğini yememekte ısrar eden bir asi çocuğa, yemeğini bitirmeden kalkabileceğini söylediğinizde, büyük olasılıkla çocuk, itaatkâr davranarak yemeğini bitirmeye çalışacaktır. Yani görünüşte bağımsız gibi gözüken asi çocuk, aslında otoriteye bağımlı davranmış olacaktır.