Ülkemizin her kentinde her caddesinde meydana çıkarlar.
Duygu sömürüsünde bulunurlar.
Yetmez sözleriyle duygu sömürülerini artırılar.
Hatta yolda yürürken peşini bırakmazlar.
Başlarlar konuşmaya..
"Allah rızası için bir sadaka" derler...
Oralı olmazsınız ve yürümeye devam edersiniz.
Ama dilenci istikrarlı bir şekilde duygu sömürüsüne devam eder ve en can alıcı sözleriyle sizi etkiler. Daha doğrusu mecburen etkilenirsiniz.
Peki nedir o sınırlı sözcük
"Sevdiğinin başı için.. oğlunun, kızının başı için bir sadaka" deyince ve konu insanın sevdiği ile evlatları olunca hiç düşünmeden cebinizden parayı çıkartır dilenciye verirsiniz-vermek zorunda kalırsınız.
Çünkü konu sevdiğinizde, evlatlarınızdır.
Dilenciler yetmiyor bir de karşınıza mendil, kalem satan çocuklar çıkıyor.
İnsanlar akşam karanlığı çökünce çocuklarını dışarı göndermeye çekinir, korkar.
Ancak evinize gelirken kavşaklarda kırmızı ışık yanınca duruyorsunuz. Hemen aracınızın yanında küçük erkek ya da kız çocuğu bitiveriyor.
Size mendil satmaya kalkıyor.
Hele de mevsimlerden kış ve hava soğuksa vicdanınız el vermiyor mendil alıyorsunuz. Mendili almaktaki tek amacınız çocuk bir an önce evine gitsin.
Halbuki böyle yaparak çocuklara kötülük etmiş oluyorsunuz. Çocuk ve ailesi baktı ki insanlar acıyarak mendil alıp para veriyor, onlar da bu işi sürdürüyor.
Bazen belediyelerin zabıta ekipleri dilencileri ve mendil satan çocukları toplayıp üzerlerindeki paraya el koyuyor. Paralar devlete kalıyor.
Sonrasında işlemlerin ardından dilenciler ve mendil satan çocuklar serbest bırakılıyor.
Dilenciler yine dilenmeye devam ederken, mendil satan çocuklar da aynı işini sürdürüyor.
Aslında buna yasal bir çözüm getirilmeli.
Dilenmek suç sayılmalı.
Çocukların mendil satması-sattırılması da suç sayılmalı.
Eğer dilencilik ve çocuklara mendil sattırılması suç sayılmazsa zabıta memurları onları her gün toplar. Ön kapıdan girip arka kapıdan çıkarlar.
İnsanlar da sömürülmeye devam eder.