Dinimizi ve mükellef olduğumuz emir ve nehiyleri, bildiklerimizi veya bilmediklerimizi bizlere anlatan Din görevlilerimizin haftası nedeniyle Din görevlilerimizin günlerini kutluyorum ve yaşamakta oldukları sıkıntıları kaleme almak istiyorum.
Geçenler de bir yazımda yine bahsetmiştim Kuran kursu hocalarımızın uğradıkları haksızlıkları, dolmuşlardaki indirimden müze gibi yerlere girişler dahil özelliklerden faydalanamadıklarını ve bunlara rağmen sesini çıkaramayan hocalarımızın haklarının korunması gerektiğine değinmiştim .
Milli eğitimde görevli olan öğretmenlerimiz ve Kuran kursunda görevli olan hocalarımız fakülte mezunu ve aldıkları eğitim açısından hiç bir fark yok fakat özlük haklari bakımından farklılıklar var...
Her iki görevlilerimiz de öğretmenlik alanından mezun olmasına rağmen Milli eğitim de kadrosu olana öğretmen , Kuran kursunda kadrosu olana hocaya ise öğretici deniliyor.
Ögretmenlik vasfindan resmi olarak mahrum bırakılan hocalarımız toplu taşıma araçlarına binse, biri öğretmen kartını okutacak diğeri sivil ücreti ödeyecek.
Bu hiç adil değil bence...
Biri okulda öğretmeyi seçmiş diğeri ise hakkın yüce kelamını Kuran kursunda öğretmeyi seçmiş. Tek fark bu iken özlük haklarından öğretmenliğin tüm vasfından Kuran kursu hocalarımız mahrum bırakılmamalıdır.
Ek ders ücretleri dahi farklı işliyen hocalarımızın
Öğretmen evi kurumundan dahi farkli ücret alınıyor olması şaşırtıcı..
Müzelere dahi öğretmen vasfıyla giremeyişlerinden dolayı hocalarımızı tam ücret ödemek zorunda bırakan sistemin değişmesi lazım.
Taşıma da dahi öğretmenlere indirim var Kuran kursu Hocalarına indirim yok olması ilginç..
Öğretmenler seminer ücreti alır fakat aynı eğitimi alan hocalarımıza seminer ücreti yok malesef.
Adaleti, ahiret alemini insanlığa anlatan Kuran kursunda görev alan Din görevlilerimizin bırakın özlük haklarının korunmasını, sanki hata yapmak insanlara mahsus değilmiş gibi en ufak yapılan hataların da veya bir hata yapsalar da kendilerine fırsat doğsa dercesine hedef alınan hocalarımız her zaman bu gibi sıkıntılara maruz kalmıştır.
Din görevlilerini hedef alan kitleye " hatasız kul var mı " diye sormak isterim.
Evet hatasız kul var mıdır !?
İmam kahvenin önünden geçti...! Eyvah eyvah ¡¡
Müezzin çalgılı düğün önündeydi acaba düğüne mi gitti...?
Bu ve bunun gibi araştırmalara girip hata arayan kişilere sormak isterim acaba hocalarımız ilminden dolayı hedef alınıyorsa, onların edindiği ilme sahip olmak hepimizin farziyeti değil midir ?
Bu dünya sınava hazırlık yeri ve herkes ödevine çalışması ve Rabbimizin intihan edeceği gün olan Mahşer-i Kübraya hazırlık yapılması gerekirken dine olan nefretinden olsa gerek değişik bahanelerle yaşam içerisinde olan olumsuzlukları veya basit hataları İslama mal etmeye çalışmak basit insan karekteridir.
Allahın indirdiği Dini yaşamak, kul hakkına riayet, güzel ahlak; kısacası emir ve nehiyleri yerine getirmek sadece Diyanette görevli olan ilim sahibi hocalarımızın mükellefiyeti olmadığı gibi farz olan ilme sahip olmakta hepimizin üzerine düşen " Farz -ı Ayn" vazifemizdir.
Yapılması gereken ise;
" GÜN BATIDAN DOĞMADAN " elimizden gelen İnsanlık ve kulluk vazifemizi yerine getirmek ve başkalarının hatalarını aramak yerine öncelikle kendimizi muhasebe edip, fani olan dünyada ahirete azık hazırlamaktır.
Çok güzel yazmışsın âmâ eksik sistem değişsin diyorsun sistemi en sapkın haliyle idame ettiren ak partiye övgüler diziyorsun ihanet içinde olan diyanetten şikayet etmiyorsun