Geçenlerde bir yazım da Zeydan başkanın iyi yönlerine değinmiş halk ile iç içe olduğunu köşemde yazmıştım. Eleştiri yağmuruna tutuldum. Vay efendim ayni zihniyetimiz de olmayan kişiyi nasıl övermişim, Adana'mıza katkı sağlamayan birini nasıl takdire şayan görürmüşüm.
Şunu tekrar açıklamakta fayda vardır. Kişinin iyi veya kötü yaptıklarını iki yönüyle de konuşuyoruz ve Adana'mıza yapılan veya yapılmayan hizmetin farkındayız ama bu, iyliklerini görmeyecek kadar bizleri basiretsiz yapamaz.
Toplumca; başkalarının yaptıklarını beğenmeme, burun kıvırma hastalığımız var. Bu durum siyasete de yansıyor haliyle.
Bir siyasi partinin yaptıkları ne kadar iyi olursa olsun, ne kadar insanların hayatına dokunursa dokunsun, diğer siyasi parti mensupları ve sempatizanları tarafından eleştiriliyor, küçümseniyor. Sonunda iş, muhalefeti, yerel ve genel iktidarın iyi veya kötü demeden her yaptığına toptan karşı çıkma olarak kabul etmeye evriliyor. Bu anlayış kanıksanınca da, toplum yararına yapılmış bir işi takdir edenleri linç etmeye başlıyoruz.
Zaman zaman, bir toplumun gelişmesinde en büyük engellerden biri olan toptan muhalefet anlayışının ortadan kalkması yolunda umut veren açıklamalara şahit oluyoruz.
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Zeydan Karaların Adana Lezzet Festivali ile ilgili Cüneyt Ozdemir'e yaptığı açıklama, bu yönden umutlarını yeşerten bir açıklama olarak karşımızda duruyor. Karalar, Adanada kültürel açıdan büyük bir eksikliği dolduran Adana Müze Kompleksinin kente kazandırılmasında AK Parti Sözcüsü, Adana eski milletvekillerinden Ömer Çelik'in önemli payı olduğunu belirterek bir kez daha Çelik'e teşekkür etti.
Zeydan Karaların bu sözlerinin CHP'liler ve Kılıçdaroglu'nun yeni dostları arasında tepkiyle karşıladığından emin olabiliriz. Ancak siyaset ve muhalefet anlayışını değişmesi gerektiğinin farkında olanlar tarafından değişim açısından olumlu karşılandığı da muhakkak.
Karalar, Türkiyenin önemli gazetecilerinden birine yaptığı açıklamalarla, toptan karşı çıkma anlayışına dayanan siyaset anlayışıyla hareket ettiğini, hak edene hakkını teslim ettiğini ortaya koydu.
Dileriz bu anlayış daha da yaygınlaşır, hakkı teslim etmeyi zulüm gören anlayıştan, hakkı teslim etme erdemine sahip topluma dönüşürüz.