Halk arası söylenen bir söz ile başlamak istiyorum. Hani telefonuna bakmayan kişiye denir ya "Milletvekili mi oldun" da telefonuna bakmıyorsun..
Öncelikle bürokrasi niteliğini taşıyan kişi davası uğruna oraya geldiğini bir kenara yazmalı ki bu davayı kazanmak ise tek başına elde etmediğini bilse dahi bunu unutmamalı..
Müslüman bürokrat makamı nedeniyle kibirlenmemeli. Çünkü isra suresi 37. ayeti kerim ne buyuruyor bize
Yeryüzünde kibir ve şımarıklıkla yürüme ! Çünkü sen, ne yeri delebilirsin ne de dağların boyuna ulaşabilirsin.Kainatın yaratıcısı Allah azze ve celle mütevazi olmamızı bir damla sudan meydana geldiğimizi kitabımızda bizlere belirtiyor, peki bizlere ne oluyor da topraktan geldiğimizi unutmuş gibi şan şöhret mal evlat bizleri ölümsüz bir hayat yaşıyormuşcasına coşturuyor.
Müslüman bürokrat, görevini kullanarak şahsi mal elde edinemez. Efendimiz hazretleri kabileden bir adamı zekât vergilerini toplamakla görevlendirdi. Bu adam daha sonra, bazı mallarla gelerek Efendimiz e (s.a.s) şöyle dedi: Şunlar size ait bunlar da bana hediye olarak verildi. Efendimiz (s.a.s.) ayağa kalktı, minbere çıkarak şöyle buyurdu: “Kendisine görev verdiğimiz bir zekât memuru ne cesaretle; şunlar sizin, şunlar da bana hediye verildi, diyebiliyor. O, ana-babasının evinde otursaydı, kendisine hediye verilir miydi Allah’a yemin ederim ki sizden hiç biriniz kıyamet gününde; sırtında, böğüren bir deve, bağıran bir sığır, meleyen bir koyunla gelmesin.”(Buhârî) Kendisine sunulan imkânların, açılan itibar kredilerinin, gösterilen hürmetin, verilen hediyelerin bulunduğu görevden dolayı olduğunu bilir. Sıradan bir insan olması halinde verilmeyecek hediyeleri makamda bulunduğu sürece de kabul etmez.
Ve müslüman bürokrat dava arkadaşıyla arasına mesafe koymaz telefonlarına cevap vermemezlik yapmaz ve bulunduğu mevkiye çalışma arkadaşlarının da katkısı olduğunu unutmaz.
Rabbim adaletli güce sahip kişilerle bizleri karşılaştırsın amin.