Amerikan Savunma Bakanlığı tarafından ordu mensuplarına verilen Vicdanı ret hakkına göre her hangi bir ordu mensubu ‘savaşa katılmaya ve silah taşımaya karşı itiraz’ edilebiliyor ve görevinden alınması istenebilir.
Vietnam Savaşı’nda 170 bin kişiye bu hak verilirken 300 bin başvuru da reddedilmiş sonrasi süreçte de 200 bin kişi daha sadece Vietnam Savaşı iin değil Amerika dışındaki savaşlar için bu hakkı kullanmak için başvuruda bulunmuş.
Geçmişi Vietnam Savaşı’na kadar dayanan bu hakkı günümüzde kullanan insani yönü ağrı basıp vicdanı ret hakkını kullananlardan biri de Joy Metzler’di.
Joy Metzler. Kendisi ABD hava kuvvetlerinde teğmen. Çin'den evlat edinilmiş biri olarak Amerika’da büyümüş ve bu nedenle kendisini Amerika’ya borçlu hissediyordu. Ancak geçen yıl Hamas'ın İsrail'e yaptığı saldırılar ve ardından gelen İsrail savaşı Metzler'in aidiyet duygularını sarsmaya başladı.
Metzler “ABD'nin İsrail'e verdiği desteğe karşı ahlaki muhalefetleri” nedeniyle hizmetlerini sonlandırmak isteyen az sayıdaki ABD askeri personelinden biri olan vicdani retçi statüsü için başvuruda bulundu.
Kenisi zaten 7 Ekim’e kadar Ortadoğu coğrafyasını bilmediğini “"7 Ekim'den önce Filistin'in bir yer olduğunu bilmiyordum" şeklinde bir açıklamayla söylemişti. Ve 7 Ekim’de kendisine verilen görevler karşısında büyük hayal kırıklığı yaşadığını söylemekten de çekinmedi. Metzler’in ve az sayıda da olsa Metzler gibi düşünenlerin sayısı çok az olsa da bu “azların” izlediği “politika” Vietnam Savaşı dönemindeki vicdani retçileri hatırlattı bize.
Vietnam Savaşı’na karşı çıkanlar da başlangıçta azınlıktaydı ama kısa sürede bu azunlık “makul çoğunluğa” dönüştü. Mesela 1960'larda protesto hareketleri Kaliforniya'da başlamış ancak 1968'e kadar ABD'deki tüm büyük şehirlere ve üniversitelere yayılmış. 1969'da Washington'da da dahil olmak üzere ABD genelinde kitlesel protestolar kendini göstermişti.
4 Mayıs 1970'te Ohio'daki Kent State Üniversitesi'nde dört barışçıl öğrenci göstericisi öldürüldü. Öğle vakti kampüste yapılan bir savaş karşıtı 4 öğrenci biri protesto sırasında Ohio Ulusal Muhafızları tarafından vuruldular. (bu olay Kent State Katliamı olarak bilinir hale geldi.) Bu olaylar Amerika’nın Vietnam Savaşı’nı ciddi anlamda vicdanlarda sorgulattı.
Hoş; Filistin’e yönelik bu denli kitlesel bir muhalefet hareketi olmaz ama yine de başlangıç olarak Metzler gibilerin Vicdan-ı ret duygusuyla hareket etmesi önemli.
Amerikan ordusunda görev alıp da devletin politikasına muhalefet etmek çok zordur. Ama Metzeler’den başka Bu yılın başlarında, Savunma İstihbarat Ajansı'na atanan bir ordu subayı olan Harrison Mann da ABD'nin İsrail'e verdiği desteği protesto etmek için istifa etmişti.
Aslında bu cılız tepkilerden çok daha önce ve çok daha radikal bir tepki veren 25 yaşındaki Asron Bushnell’di. Şubat ayında Washington'daki İsrail büyükelçiliğinin dışında kendini ateşe verdi ve çok acı şekilde can verdi. Ama düya medyasında yer yeteri kadar yer almadı.
Yani Arap baharını başlatan Tarık el-Tayyib Muhammed Buazizi gibi dünya gazetelerinin manşetlerini süslemedi. Zira o Amerikan askerinin yanarak ölmesi, Amerika’nın uzun ya d akışa vadede çıkarına hizmet etmemekteydi ama Buazizi’nin kendini yakması sonrası çıkan olaylar Amerika’nın uzun vadede çıkarlarına uygun bir çizgiye getirilebilinirdi;nitekim de getirildi de..
Uzmanlar “Vicdanı ret”çiler ya da “antimilitaristler “ her ne kadar dünyanın tanınmış gazetelerine manşet olmasa da buna ilgi duyanların sayısı hızla arttığını söylüyor. Bu uzun vadede de Amerika ordusu için bir tehdit unsuru haline gelebileceğini de belirtmekten geri durmuyorlar.
ABD Hava kuvvetleri sözcüsü, 2021'den bu yana 42 başvuru aldığını ve 36'sını kabul ettiğini, 7 Ekim'den bu yana yapılan başvuruların "çatışma öncesi ortalamalarla aynı trendde" olduğunu söylemiş bir soru üzerine.
Bu artışta Gazze’de yaşanan trajedilerin etkisi büyük. Vietnam retçilerinin başını çektiği bu dönemin “Gazze retçileri”nin seslerinin kesilmesi Amerikan istihbaratı için hayat mamat meselesi. Bu askerlerin nasıl bir yol izlemesi gerekitği konusunda ışık olan bir isim var: Bill Galvin. Kendisi Vietnam Savaşı’na katılmayı reddeden “Vicdanı retçiler”den.
Galvin’in, grubunun her yıl askeri birimlerden yaklaşık 50 ila 70 başvuruya yardımcı olduğunu ve bu yıl her zamankinden daha fazla ilgi olduğunu söylemesi, Vicdanı retçilerin sayısındaki artışın ne denli hızlı olduğunu gösteriyor.
ABD’nin şuana kadar İsrail katliamı için 18 Milyar dolar harcadığını ve bu rakamın Ortadoğu’yu Amerika için bir çıkmaza sürüklediğini ve bu nedenle en az bir 18 Milyar dolar daha harcayacağını düşünürseniz Vicdanı retçilerin yakın zamanda büyük bir kitleye dönüşebileceğini tahmin edersiniz.
“Retçi”lerin adeta avukatlığını yapan Amerikan politikacısı Galvin, "Konuştuğum hemen hemen herkes, Gazze'de olup bitenleri, yaptıklarını yeniden düşünmelerine neden olan bir etken olarak gösterdi,"şeklindeki sözleri aslında “retçilerin” gerçekten de bir vicdana sahip olduklarını gösteriyor.
Galvin’e söylenen en içten ve vicdan kokan sözlerden biri de bir subayın “'Bakımını yaptığım uçağın İsrail'e silah teslim ettiğini biliyorum ve bu yüzden suç ortağı hissediyorum." Sözüdür.
Metzler’e gelirsek; İsrail'in "Tanrı'nın seçilmiş halkının ülkesi" olduğuna inanarak yetiştirildiğini ve "teröristlerin, kim olduğumuzdan dolayı bizden nefret eden, ahlaki açıdan iflas etmiş insanlar" olduğunu söylüyor. Gazze'deki savaş başladığında, Filistinli sivillerin çektiği acıların görüntüleri onu oldukça rahatsız etmiş. Bushnell'in kendini yakmasıyla da yaptığı işin doğruluğunu sorgulamaya başlamış.
Metzler’in okumaları ona “"ABD'nin dünyadaki rolü hakkında bana söylenen şeylerin çoğu yanlıştı" cümlesini kurdurtmuş. Onu geçmişinde en çok etkileyen ve de utanç duymasını sağlayanın ne olduğu sorulduğunda ise “sınıf arkadaşlarıyla birlikte bir Drone'dan kaçan insanların görüntülerini izlerken gülmesi” olmuş. Bunu hatırladıkça utanç duyduğunu da eklemiş.
Metzler’in Vicdanı retçi olması bir protesto gösterisinde olmuş; havacılık mühendisliği alanında yüksek lisans yapmakta olduğu Georgia Teknoloji Enstitüsü'nde Filistin yanlısı bir protesto gösterisinde bir grup gaziyle tanıştığında vicdani ret seçeneğinin olduğunun farkına varmış.Ve 19 sayfalık bir başvuruda bulunmuş. Tabi süreç o ve onun gibiler için biraz sancılı geçecektir.
Daha önce vicdanı ret hakkını kullanan biri olan Hebert bu süreçte Amerikan istihbaratının baskısını hissedeceğini söylemişti. Hebert, TikTok'unda Filistinli çocukların kendi çocuklarına benzeyen korkunç görüntülerinin belirmesiyle "ahlaki bir kırılma" yaşadığını söyleyen ve bunun için ordudan ayrılmaya karar verip sancılı süreçten sonra da ayrılan bir isim.
İlginçtir; Mart ayında İspanya'daki görevinden izinliyken Washington'a gitmiş ve Gazze'deki açlıktan ölen çocukların durumunu vurgulamak için Beyaz Saray önünde açlık grevi yapmış.
Bir başka “vicdanı retçi”den biri de Uan Bettancourt. Bettancourt hükümetinin politikası için “Hükümetimizin Gazze'deki soykırıma ortak olmasına yönelik çok fazla köklü eleştiri ve ahlaki iğrenme var" değerlendirmesini yapıyor.
Bizdeki vicdansızlara birazcık örnek olması temennisiyle..