Ben daha çok sebep olarak 2.sini düşünüyorum. Bakın 2013’te IMF’e olan borcumuzu ödeyip yetkilileri ülkemizden göndermiştik. O tarihten itibaren ülke bir türlü rahat yüzü görmedi.
IMF’ten kopmanız demek ekonomik ve siyasi bağımsızlığınıza giden ilk adım demektir. Siyasetle ne ilgisi var?
İyi de bu adamlar size borç verirken sadece faiz karşılığında vermiyor ki?
Yediğinize,içtiğinize,ülkeyi nasıl idare edeceğinize, dış politikada nasıl bir politika güdeceğinize her şeyinize karışma hakkını kendilerinde görürler.
Nitekim karıştılar da. Ve dikkat edin o tarihe kadar yani IMF’ten kopma sürecine kadar gerek bu mevcut iktidar gerekse önceki iktidarlar cesur bir dış politika yürütemezlerdi.
Bırakın cesur bir dış politika yürütmeyi, memurunuza işçinize istediğiniz şekilde zam bile yapamazdınız.
İşte ne olduysa bence bu tarihten sonra oldu.
Zaten Amerika’nın 1 Mart tezkeresinden dolayı alacağı bir intikam vardı. O tezkereyle Amerikan askeri Irak’ı işgal için Türk topraklarını kullanamamıştı.
2.si , yani Rus yanlısı politikalar güdülmesi de etken tabi. Tarihi okuyanlar Adnan Mendres’in Rus yanlısı politikalar sürdürmeye başladıktan sonra bir Amerikan darbesiyle indirilip sonra asıldığını bilirler.
Mevcut iktidar da Rus yanlısı politikalar gütmeye başlamıştı aslında. Hatta o dönemde yine 2016 tarihinde Rus elçisi suikasta uğradı ve öldürüldü. Amaç her iki ülkeyi birbirine düşürmekti. Suikastı yapan kişi yine bir FETÖ’cü çıktı.
Tabi iki ülkenin başkanları Amerika’nın ne halt olduğunu bildiklerinden gayet sağduyulu davrandılar ve iki ülke bırakın savaşa girmeyi gerginleşmediler bile. Sanırım tarih 19 Aralık 2016 idi. Zaten aynı yılın Temmuz ayında da bu hain darbe girişimi oldu.
Bu darbe girişimi sırasında ABD eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton’nun sözlerini duyan vardır aranızda: Eğer darbe başarılı olursa Osmanlı’yı yeniden canlandırma çabası engellenmiş olacak” demişti. Yani kimsenin Osmanlı’yı canlandırma gibi bir hedefi yok ama yine de korkmuş olması da önemli tabi.
Bunu bizden biri ona söyletmiyor sanırım.
Başarılı olamadılar ama Türkiye’nin de ekonomik açıdan gelişmesini ciddi anlamda engellediler veya geciktirdiler.
Bakın tek başına 15 Temmuz darbesi girişimi bile (bırakın;pandemiyi,savaşları,asrın felaketini) ekonomide büyük yıkım getirmişti. Düşünün, o gece ve sadece onu takip eden 1-2 günde ekonomik zarar 1.4 trilyon dolardı ki Dolar kuru 3TL’ydi.
Faiz %7'den %24'e fırladı. TÜFE dediğimiz tüketici fiyat endeksi Haziran 2016'da %7 'lerden Temmuz sonrasında %24'lere AB'ye olan borç %24'lerden %40'lara ulaştı.
Zaten savaş pandemi falan derken toparlanma olmadı. Bu arada tabi dönemin Amerika Başkanı Trump’ın çok açık şekilde Türk lirasını hedef alan konuşmasını da es geçmemek lazım.
Şimdi milletin zaferi dediğimiz bu olaydan Türkiye açısından özellikle dış politikada bir dönüm noktası oldu. İç politikada da oldu mutlaka, işte başkanlık sistemi falan ama iç politika bizim gündemimiz değil.
Dış politikada bağımsız hareket ettiğimizin ilk göstergesi bence bu isyandan hemen bir ay sonra gerçekleştirilen Fırat Kalkanı Harekâtı oldu.
Aslında bu harekât bir nevi meydan okumaydı. Yani “biz vatansever askerimizle halen güçlüyüz” mesajıydı.
Sonrasında gelen İdlip Operasyonu, Zeytin dalı ve Barış Pınarı Harekâtları da artık Amerika’dan bağımsız bir dış politika yürüttüğümüzün göstergesi değil sadece, aynı zamanda Amerika’ya rağmen bir dış politika yürüttüğümüzün göstergesiydi.
Daha sonra kendi topraklarımızda petrol ve doğalgaz aramalarını başlatmamamız, Libya ile münhasır ekonomik bölge anlaşması yapmamız gibi girişimler hep 15 Temmuz sonrası elde edilen özgüvenden kaynaklanan bağımsız bir dış politika göstergeleriydi.
O yüzden milletin zaferi dediğimizde bundan sadece bir gecelik zaferi kast etmiyorum. Tarihe sığmayacak dediğimde de sadece o geceyi kast etmiyorum. Bu zafer Türkiye’nin tam bağımsız olmasının kapılarını açtı bence.
Hani hepimizin bildiği 1071 Malazgirt Zaferi vardı ya. Önemini anlatırken ne diyoruz? Anadolu’nun kapıları Türklere açıldı. Oysa Anadolu’nun Türkleşmesi hemen o günün öğleden sonrasında kılıçla kanla alınan zaferden sonra olmadı.
O zafer günümüze kadar süren Türkleşme sürecini başlattı. İşte 15 Temmuz gecesi milletin zaferi de böyle bir etki yarattı.
Bu zaferi o gecenin şehitlerine ve gazilerine borçluyuz bunu unutmamak lazım. 251 şehitten ve 2200 gaziden bahsediyorum.
Bu şehit ve geziler içinde iş adamından tutun işçsine,gazetecisinden tutun sporcusuna kadar her alanda kendini yetiştirmiş isimler vardı. Tüm o şehitlerimizi bir kez daha rahmetle analım. Unutmayalım ve unutturmayalım..