Yaşanan onca felakette halan öğrenemedik insan olabilmeyi….
Yaşanan her acı tecrübede bu karşımıza çıkıyor… Özellikle 2020 yılında yaşanan deprem felaketlerinde gördüğümüz insanlık dışı hareketler her defasında konuşulmasına rağmen tekrarlanmakta….
Aslında bizler millet olarak yıllar öncesinde acıda bir araya gelen acısı olanın acısına ortak olan onunla dertleşen onunla ağlayan bir milletken ne oldu da bugün birbirimize düşmanmış gibi farklı biriymiş gibi davranmaya başladık?
Bizler herkese kucak açan dini, dili, mezhebi ne olursa olsun acı gününde ya da mutlu gününde bir arada olan paylaşan bir toplumduk…
Şimdi acılı günümüzde bile acısı olanlara kimisi din üzerinden kimisi siyaset üzerinden olumsuz yazılar yazılıyor….
Birazcık vicdan sahibi olan aklı olanın yapacağı şeyler değil bunlar… Bu düzende insan olmak, en önemli gereksinimiz olmalı… Bu temeli öncelikle aileden sonra okullarda alınmalı okul sadece bilimi ya da teknolojiyi değil elbet de anaokulundan başlayan süreçte çocuklara düşünceyi, çevresine karşı saygılı olmayı kısaca insan olmayı öğretmeliyiz ağaç yaşken eğilir eğer bu eğitimde geç kalırsak çevremizde vicdanı olmayan bilgi birikimi olmayan bir sürü nesil yetiştirmiş olacağız.
Bu düşüncelerle İzmir’de yaşanan acı olayda gördüklerim ve duyduklarım beni son derece rahatsız etmiştir.
İnsan olmak yüreğinde sevgi ve acıma hissi olmalı… O yüzden diyorum ki acı duyabiliyorsan canlısın, başkasının acısını duyabiliyor hissedebiliyorsan insansın.
İşte sadece bu duygular ve düşünceler varsa sen İnsansın