Pandemiden dolayı canı yanan o kadar çok insanımız oldu ki..
Hayatını kaybeden, işini kaybeden, iflas eden..
Ama biz tüm bunlara rağmen hiç ders almamışız.
Kısıtlamaların kalkmasıyla beraber tekrardan artan bulaşıcı hastalık tehlike çanlarının tekrar çalmasını sağladı.
Mavi olan yerler sarıya, sarı olan yerler turuncuya, turuncu olan yerler kırmızıya döndü.
Sebebi belli…
Bizler kısıtlamayı iyi değerlendiremedik.
Birden her yere saldırmaya başladık…
Mağazalar, cafeler, piknik yerleri..
Hal böyle olunca ne maske ne mesafe ne de hijyen kuralları kaldı
Yani saldım çayıra mevlam gayıra oldu
Aynen durum böyle
Elbetde zor bir süreçten geçiyoruz.
Bir yılı geçti.
Özlem duyduğumuz o kadar çok şeyler var ki..
En önemlisi insanlar sosyal yönden büyük bir çöküntü içerisinde.
Sağlığımız bozuldu…
Bunu da biliyorum..
Ama sevdiklerimize koyduğumuz geçici mesafe tamamen kaybetmekten daha iyidir diyorum.
Birde bunun hem manevi hem de maddi boyutu var.
İşini kaybeden, dükkanını açamayan esnaflar, kantinciler, servisçiler, berberler, kahveciler yazdıkça uzayıp gidiyor..
Her biri yanında elaman çalıştırıyor..
Dükkan kirası, stopajdı, vergisiydi, ödemelerdi.
Haliyle kıstlamada bunları karşılayamadılar ve evlerine ekmek götüremez hale geldiler.
Ne yüzünden?
Bizlerin umursamaz, ‘bana bir şey olmaz’ tavırlarıyla
‘Öyle de öleceğiz , böyle de öleceğiz’ dememizle.
Zaten kaderci bir milletiz.
Ölüme de, hastalığa da her şey olduğu gibi meydan okumasını iyi biliriz…
Bugüne kadar hayatlarını kaybeden vatandaşlarımıza ve gece gündüz demeden ailelerinden uzunca zaman ayrı kalan ve bu uğurda hayatlarını kaybeden sağlık çalışanlarımıza da Allahtan Rahmet diliyorum.
Artık bu vurdumduymazlığı bırakalım.
Mesafe, hijyen, sosyal mesafeye dikkat edelim….