Muharrem Sarıkaya'ya kınama yetmez, takipçisi olunmalı..
Televizyon ekranlarına bir çok gazeteci ya da kendisini “Gazeteci” zanneden tipler çıkıyor..
Donanımlı olan kimi gazeteciler konuşmalarıyla, anlattıklarıyla “Gazeteciyim” dedirtiyor…
Kendisini “Gazeteci” zanneden tipler ise tabiri caizse bağırarak, yüksek sesle konuşarak kendisini kabul ettirmeye çalışıyor…
Kimileri ise TV ekranları karşısında kibar görünümlü, düzgün konuşan, ancak ekran arkasında bombası patlayan Muharrem Sarıkaya gibilerdir…
Habertürk’ün Ankara Temsilcisi (Kovuldu) Muharrem Sarıkaya, Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ile yapacağı program öncesinde İhlas Haber Ajansı (İHA) çalışanı Ahmet Demir’in ses sorununu gidermeye çalışmasına Muharrem Sarıkaya efendi sinirleniyor ve yüzüne sert bir şekilde tokat atıyor…
**
Bu kabul edilemez bir şeydir…
Kimsenin kimseye şiddet uygulamaya hakkı yok bir kere bunu belirtelim…
Muharrem Sarıkaya gibi ekran önünde “Kibar”, ekran arkasında “Maganda” hareketlerinde bulunan tiplerden eminim ki çok vardır…
Muharrem Sarıkaya’nın bombası patlayınca bizler, sizler öğrendik bu “Maganda”lığı…
Halbuki gazeteci her zaman toplumun önündedir ve insanları aydınlatma görevi de üstlenir. Yani gazeteci örnek insan olmalı. Muharrem Sarıkaya gibi ekran önünde “Kibar” ekran arkasında “Maganda”lar gibi hareket etmemelidir.
**
Ahmet Demir kardeşimiz konuyla ilgili açıklamada da bulundu.
İHA çalışanı Demir, Sarıkaya’nın kendisini Ankara’ya çağırdığını ve “Özür dilerim, gel sana bir yemek ısmarlayayım” dediğini ifade etti.
“Daha da saçmalamaması için telefonu kapattım” diyen Demir, kendisine verilen destek dolayısıyla üzüntüsünün biraz da olsa hafiflediğini belirtti.
Demir, Cuma günü yaşanan olayın İHA tarafından bir süre gizlenmesi konusundaki sorusunda şu yorumu yaptı: "Ben yayınlanmasını istemiyordum. Böyle bir şeyin yayılmasını istemedim. Ailem görsün istemedim. Nasıl olduysa bir şekilde birileri paylaşmış."
*
Muharrem Sarıkaya’nın “Pişkinliği”ne bakar mısınız?
“Özür dilerim, gel sana bir yemek ısmarlayayım…”
Hem tokat at, ardından Ankara’ya ayağına çağır ve yemek ısmarlama sözü ver…
Bu nasıl bir pişkinliktir?..
Bu nasıl bir yüzsüzlüktür?..
İşte bir insana hak etmediği değeri ve yetkiyi verirseniz güç zehirlenmesi yaşar ve hep tepeden bakar…
**
Çukurova Gazeteciler Cemiyeti Yönetim Kurulu Başkanı Cafer Esendemir, açıklamada bulunarak Muharrem Sarıkaya’yı kınadı.
ÇGC Başkanı Esendemir, “Bu olay karşısında sessiz kalıp seyreden Gaziantep Büyükşehir Belediye Başkanı Fatma Şahin ve üzerinden iki gün geçmesine rağmen bunu kamuoyu ile paylaşmayan İhlas Haber Ajansı da tokadı atan kadar suçludur ve kınanması gerekir. Bu olay kısa bir özür dilemekle geçiştirilirse, bu sessizlik buna benzer olayların da artacağı anlamına gelir. Bu görüntüler ortaya çıkmasaydı, ajans yetkilileri tokat yiyen gazetecinin yüzüne nasıl bakacaklardı, merak ediyoruz? Biz gazeteciler saldırıları kınarken, mesleki kıdemleri fazla da olsa bir gazetecinin meslektaşına kaba kuvvet kullanmasını kabul etmiyoruz.” dedi.
Çukurova Gazeteciler Cemiyeti gibi bir çok basın kuruluşu olayı kınadıklarını açıkladı…
**
Gazeteci meslektaşım, Vural Köse, sosyal medya hesabında konuya çok güzel değinmiş.
Kıymetli kardeşim Vural Köse’nin paylaşımı aynen şöyle:
“Söylenecek çok şey var da ne söylenirse söylensin ne yazık ki bir şey değişmiyor!
Kişisel egolar, entrikalar, kimsenin konuşmaya cesaret edemediği çalışma koşulları, mobbingi nirvanaya taşıyan uygulamalar, mesleğinin gereğini yaptığında hiç kimseye yaranamayan ve bu nedenle şamar oğlanına döndürülen emekçiler, dejenere edilen meslek ilkeleri ve daha nicesi...
Aşağıdaki fotoğraf buz dağının sadece görünen kısmı...
Basın meslek örgütleri için sınav zamanı...”
**
Evet şimdi basın meslek örgütlerinin sınav zamanı. Sadece kınama ile geçiştirmemek gerekiyor. İHA çalışanı meslektaşımız Ahmet Demir, Muharrem Sarıkaya hakkında suç duyurusunda bulunacak.
Basın meslek örgütlerinin temsilcileri eğer yazdıklarında yaptıkları kınamalarda samimiyseler Ahmet Demir’in arkasında durmalı ve kınamakla kalmayıp suç duyurusunun takipçisi olmalılar. Eğer Ahmet Demir’in suç duyurusu kabul edilirse, basın meslek örgütlerinin temsilcileri bizzat mahkemeye gidip olayın takipçisi olmak durumundadırlar…
Eğer sadece kınamakla kalınırsa, Ahmet Demir de, bir zamanlar bizim gibi mahkemede tek başlarına kalırlar…
O zaman o kınamanın hiçbir değeri kalmaz.
Bu satırların yazarı olarak Muharrem Sarıkaya’yı bir meslektaş, bir gazeteci olarak görmüyorum.
Sarıkaya şunu unutmamalıdır ki, kendisi gazeteci olabilmişse o tokatladığı Ahmet Demir kardeşimizin verdiği emeklerle olmuştur…
Unutulmamalı ki, gazete hazırlamak da, TV programlarını yapmak da tek başına yapılan bir iş değildir…
Gazetecilik bir ekip işidir..
Siz ekran önünde olabilirsiniz, ancak ekranın arkasındakiler olmazsa Muharrem Sarıkaya gibi düşünenler bir hiçtir, hiç olmaya mahkumdur…