Kulüp başkanlığı ciddiyet ister... Eğer bir kulübe başkan adayı iseniz, bunu kamuoyuna “Yazılı bir açıklama” ile duyurmak yerine, “Geniş katılımlı” bir basın toplantısı ile gerçekleştirmek daha doğru olur.. Böyle bir basın toplantısı düzenlediğinizde de gazetecilerin sorularına “Açık yüreklilikle” cevap vermek zorundasınız.. Sorulardan kaçmak doğru bir davranış değildir.. Yani, “Soru kabul etmiyorum” deme gibi bir lükse sahip değilsiniz.. Çünkü, Mavi-Lacivertli ekip köklü bir geçmişi olan kulüptür.. Bu formayı giymek de herkese nasip olmaz. Başkan adaylığını “Yazılı açıklama” ile duyuran Selahattin Aydoğdu bazı tespitlerde bulunuyor ve göreve gelmesi halinde yapacaklarından bahsediyor... Bay Aydoğdu, Adana Demirspor’un “Esaret”ten kurtarılmasını öne sürüyor. Heyhat! Eğer bu kulüp “Esaret” içerisindeyse o zaman bu güzide kulübü bu duruma getirenlere yazıklar olsun... Bay Aydoğdu, Geçmişte görev yapmış bazı yöneticileri eleştirerek onları hedef tahtasına oturtuyor. İyi de, sen o yönetimlerin içinde değil miydin? Devam ediyor bay Aydoğdu ve şunları söylüyor: Herkes taşın altına koysun... Küskün işadamlarını Adana Demirspor’a kazandıralım... Futbolcuya ve taraftara dayalı sistemleri ortadan kaldıralım... Ulu çınarı bir baştan bir başa yeniden inşa edelim... Esaretten bahsediyor bay Aydoğdu... Bu söyleme taktım... Tam da bu noktada bu kardeşimize şu soruyu sormak istiyorum: “Madem, işadamlarını kulübe kazandırmak, futbolcuya-taraftara dayalı sistemi ortadan kaldırmak bu kadar kolaydı, o zaman yönetimin içerisinde bulunmuş birisi olarak neden ‘Esaret zincirini’ kırıp, yapman gerekeni yapmadın, yapamadın?” Çık bu soruya cevap ver bay Aydoğdu... Bekliyorum...