“Darbeye teşebbüs edenlere karşı milletin meşru müdafaa hakkını savunması için ruhsatlı silah verilmesinin önünün açılması lazım…”
Bu sözler Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Şeref Malkoç’un ağzından çıktı…
Hem de devletin resmi yayın organı TRT Haber’de yaptı bu konuşmayı…
Geçmiş yıllarda bir vatandaş taşıma ruhsatlı silah için başvuruyor…
Kentin valisi mümkün olduğunca silah ruhsatı vermemeye-verdirmemeye gayret ediyor…
Hatta silah ruhsatı almak isteyenlerle birebir görüşmelerinde “Silahı neden taşıyacaksın?” diye soruyor…
Cevap çok ilginç…
“Herkesin olduğu gibi benim de sevmeyenlerim var, kendimi korumak için taşıyacağım…”
Ve vali bu cevabın üzerine şu sözleri sarfediyor:
“Devletin polisi, jandarması var.. Onlar güvenliği sağlıyor… Başvuruda bulunursun, seni korurlar. Her önüne gelen silahla dolaşmamalı…”
Birisi Cumhurbaşkanının başdanışmanı, okumuş adam…
Diğeri vali, o da okumuş adam…
Bu iki görüş hakkında bir anket düzenleseniz, valinin sözlerinin diğerine fark atacağını düşünüyorum…
Her ne olursa olsun vatandaşın silahlanması çok yanlıştır…
Eğer herkes silahlanırsa, o zaman insanlar kendi adaletini sağlamaya çalışır…
Cumhurbaşkanı başdanışmanı gibi bir kişi nasıl böyle bir söz sarfeder aklım almış değil…
Şimdi bu millet silahı verdiniz diyelim…
Belinde silah geziyor…
Karşısına biri çıkıyor…
Karşısındakinin iyi ya da kötü olduğunu nasıl anlayacak?
Kavun değil ki koklayıp anlayasın…
Hoş, bazen koklayıp aldığınız kavun bile bozuk çıkabiliyor…
İnsanların silahlanması demek ülkenin kovboylarla dolması demektir…
İnsanların silahlanması demek, adaletin yok olması demektir…
İnsanların silahlanması demek, yolda yürürken birinin omuzuna çarpması sonrası katliam yaşanması demektir…
Velhasıl, Cumhurbaşkanı Başdanışmanı Şeref Malkoç’un sürçü lisan ettiğini düşünüyorum…