“Sefalet şuursuzluk ve farkında olmama halidir” beyler yaşayan bilir unutmayın.
“Bu dört kardeşin tek sıkıntısı maddi idi” diyerek bu ölümlerden “politik bir çıkar” elde etmeye çalışanlar...
Psikolojikti deyip vicdanla cüzdan muhasebesini yapanlar...
'İntihardı günahkardı isyankardı kafirdi' diyen Müslümanlar hepiniz baş suçlusunuz...
Lider sultasının politikanın ve yalanlarla süslenmiş siyasetin kölesi olmuş mülki amirler...
Belediyeyi çiftlik görüp yandaş ve çıkar üzerine koltuk işgal edenler...
Beştepe'de beş dakikalığına insan olarak görülüp sadece alkış tutan muhtarlar hepiniz sorumlusunuz...
Fatih ilçesini mesken tutmuş tarikatlar cemaatler dernekler cübbe ve sakal yarışına girenler çarşaf ve turbanı din sayanlar mevlit kandilinde gösteriş yapanlar “komşunuz açlıktan öldü” siz utanmadınız mı?
Sosyal demokratların devrimi deyip büyükşehir koltuğuna oturanlar adalet vadinde bulunanlar, 'Hiç kimse yatağa aç girmeyecek” deyip yalan söyleyenler 10 Kasım'da Ata’nın huzuruna nasıl çıktınız?
Mülteci oluşturup sonra da onları biz doyuruyoruz deyip ahkam kesenler kendi mültecilerinizin hesabını nasıl vereceksiniz, vicdanınız rahat mı?
*****
Bu coğrafya yoksulluğa kader diyenlerin zenginliği talanla soygunla elde edenlerin coğrafyası “Yoksullukla ölümü”, "Parayla yaşamı satın alanların dünyası” “ ideolojilerin ve dinlerin derin girdabında debelenenlerin dünyası” burası .
Toplumda borcunu ödeyemeyenlerin, elektriği, suyu kesilenlerin Pazar’a çarşıya çıkamayanların Bakkal’la kasaba artık uğrayamayanların komşuya akrabaya bakamayanların ülkesi sesiz çığlıkların yükseldiği dünyası kararmış insanlarla dolu bir ülke “Padişahım çok yaşa, padişahım çok yaşa”...
Evet yanı başımızda bir acı yaşandı dört beden toprak oldu sefaletle adını koymaya çalıştık her birimiz kimi “Açlık yoksulluk” dedi kimi ise “Deli” dedi ama kimse giden kimsesizlerin sorumluluğunu almadı...
Bir sesiz çığlık hep vardı toplumda ama duymadık görmedik bize bulaşmasın diye Müslüman'dık Hıristiyan'dık, Yahudi'ydik ama yoksulduk açtık sefildik gençtik yaşlıydık ama onurluyduk dört duvar nemli rutubetli evimizde...
*****
Yetimdik kimsesizdik yaşlı ve hastalıklıydık dinliydik dinsizdik ama İNSAN’dık. Saray’lara sultan olanlar gibi çalmadık yemedik kula minnet etmedik. Ağladık sızladık sesiz sedasız ayrıldık malla ihtişama paraya güce ve yıkılmaz sandıkları iktidarlarına inat...
Bizler gidiyoruz ANTALYA’dan gelen iki çocuk anne ve babayla var olduğuna inandığımız “yaratıcıya” şikayetlerimizle yaşadığımız CEHENNEM’den inandığımız CENNET’e doğru ilahi adalettin tecellisiyle...
Ya sizler paraya ihtişama güce köle olanlar yaşadığınız CENNET’ten sizleri bekleyen CEHENNEM’e buyurun!