Demokrasiye giden bütün yolları kapatın.
Demokratik siyaset alanlarını birdaha açılmamak üzere kilitleyin.
Özgürlük ortamlarını sonuna kadar daraltın.
Ne uğruna peki? Saltanat ve sermayedarlar uğruna elbette!
Ne uğruna? Yurttaştan alıp yandaşa pay etmek uğruna!
Ne uğruna?
Hilafet ve ne o Osmanlıcılık uğruna!
Ne uğruna?
Rahat koltuklarında bir dönem daha oturma uğruna!
Ne isterseniz yapın. Söz de sizde mühür de. Sadece bir tek şeyden kaçının: Ah almaktan!!!
Türkiye’de öteki olmak hain olmak beka için tehdit olmak çok çaba gerektirmiyor çünkü senin kim olduğun değil onlar için ne olduğun önemli. Onlar seni bazen seni dış mihrakların piyonu, bazen irticacı, radikal,dinci, bazen darbe yanlısı, bazen Alevi, bazen Kemalist ulusalcı, bazen ayrılıkçı Kürt ,bazende Ermeni tohumu,Rum dölü,Süryani Ezidi, Yahudi uşağı diye ötekileştirirler ve bundan medet umarlar...
Sayın Devlet Bahçeli alışılagelmiş açıklamalarına bir yenisini daha eklerken
"Adalet ve hukuk devreye girmeli, HDP'nin kapısına açılmamak üzere kilit vurulmalıdır. ”sözüne birde
Genel Başkan Yardımcısı Semih Yalçın'nın daha sert ve insanlık suçu sayılacak tarzdaki söylemi eklendi:
"HDP halk düşmanıdır, tabiat ve insanlık düşmanıdır. Terör örgütü HDP, kâmilen İTLAFI gereken bir siyasi “HAŞERE”sürüsüdür."
Cumhur İttifakı'nın politik düzlemde sözcü konumundaki küçük ortağına söylettiği ve sesizlik içinde kamuoyunun nabzını yokladığı bu açıklamaların, dış politikadaki başarısızlık, kardeşlik safsatası ve içteki ekonomik darboğazın üstünü örtmekten başka bir anlamı olmadığı artık biliniyor.
İslamdan, insanlıktan demokrasi ve çağdaş yönetim şeklinden dem vuranların 18 yıllık hükümet ve bin yıllık kardeşlik edebiyatının sonucunda 6.5 milyon oy alan bir siyasi anlayışı “HAŞERE” ye benzetmesi, 'bir daha gün yüzüne çıkmadan üzerine beton dökülüp kapısına KİLİT vurulması' söylemi aslında içte beslenen duyguların dışa vurumudur. Bu söylemin birleştiricilikten uzak olduğu ve duygusal kopuşa sürüklediği de görülüyor.
Devlet adamlığı söylemine yakışmayan, iktidar hırsıyla ortaya çıkmış bu sözler, davranışlar birer tekçi sözler manzumesidir.
HDP’yi kapatmak çözüm ise onlarca defa denendi ve ortaya %4.5 oy oranından %13.5 ilk bir oy oranına gelindi demek ki kapatmak çözüm değilmiş. Başka çözüm yolları denemek gerek daha demokratik olanlardan başlayarak mesela...
Yavru hükümet ortağının kışkırtmalarının yerel seçimlerde neye mal olduğu biliniyorken başta İstanbul olmak üzere onlarca büyük kentin kaybedilmesine yol açıyorken ve bu durumun oluşmasında HDP seçmenleri başrol oynuyorken ders alınmadan aynı söylem ışığında genel seçim hazırlığını yapmak ne demek kararı varsın halk versin...
Cumhur ittifakının "milliyetçi cephe"deki ısrarı, kutuplaştırıcı dili , tekçi ve değişik hırslara kurban siyaseti, dışta ve içte uygulanan başarısız politikası, işsizlik, yoksulluk ve adalete olan inançsızlık, ambargolar karşısında bilinçsizlik...
Halimiz kısaca böyle iken içte ve dışta mutsuz insanların varlığı karşısında tek çıkışı HDP’yi kapatmakta görüyorlar ise vay bu memleketin haline...
Bundan iyisi anlatılamazdı bu ülkenin hali yüregine sağlık
Eyvallah can, kelamın, kalemin, yüreğin var olsun. Çok güzel bir yazıdır. Doğru yerde, doğru zamanda söz kurmak, kelam eylemek ibadet hükmündedir diye biliyorum. Yazını paylaşacağım.