Bir İngiliz general, IRAK’ta koyunlarını otlatan bir çobanı uzaktan bir müddet izledikten sonra yanına yaklaşır ve;
Eğer sürünü koruyan köpeğini öldürürsen Sana 100 sterlin vereceğim, der.
Uzun zamandır zor şartlarda yaşayan çoban için büyük paradır bu miktar..
Ancak köpek de çok kıymetlidir.
Çobanın tek güvendiği, sürüsünü idare eden, her türlü tehlikeye karşı koruyan, hasta olan koyunun başında bile günlerce aç susuz bekleyen bir varlıktır köpeği..
Ama teklif edilen para 100 sterlin.
İyi para!
Çoban, köpeği yakalayıp generalin önünde keser ve alır parayı.
General;
Köpeğin derisini yüzersen,
100 sterlin daha veririm, der.
Çoban bu sefer düşünmeden,
yüzer deriyi ve alır parayı.
General;
Köpeği parçalara ayırırsan
100 sterlin daha, der.
İş raydan çıkmıştır artık.
Ayırır parçalara, alır parayı..
İşi biten general ordan ayrılırken
bu sefer teklif çobandan gelir;
100 sterlin daha verirsen
köpeğin etinden de yerim.
General cevap verir;
Asla! Benim amacım, değer verdiklerinize karşı yaklaşımınızı öğrenmekti. Sen para için yoldaşın, yardımcın, her şeyin olan köpeğini feda ettin.
Ben ihtiyacım olan şeyi öğrendim.
Sonra yanındakilere dönüp;
İnsanlar bu karakterde olduğu müddetçe korkmayın, her şeyi yaptırabilirsiniz, der.
Ve Ortadoğu başta olmak üzere zayıf karakterli yöneticilerin olduğu bütün ülkelerde ve toplumlarda istedikleri gibi at koşturdular, aldılar, sattılar, nifak sokup böldüler, bölüştüler, keyiflerince kadeh tokuşturup izlediler.
Bir ben, benlik, kimlik, kişilik, karakter zayıflığı nelere yol açar varın siz karar verin.
Önce bireylerde başlayıp toplumun kılcal damarlarına kadar nükseder. İşte orada hak, hukuk, adalet, insanlık, doğruluk, yoldaşlık kaybolur yerini köpeğini üç kuruşa feda eden karaktersizlere bırakır.
Siz siz olun “Ne köpeğinizi satın ne de bir başkasının köpeği olun”..
Mükemmel tespit