“Oyun, çocuğun deneyerek kendi kendine öğrenmesini sağlayan, eğlenmek amacıyla ve içsel olarak güdülenen, bazen kuralları belirlenmiş ve bilinen, bazen de kendiliğinden gelişen, mutluluk, coşku, heyecan, merak duygularını da içinde barındıran davranışlardan oluşan bir tür uğraştır.”
Yukarıdaki paragraf oyunun sözlük karşılığı olsa da bugünkü yazımın içeriği, son zamanlarda oyun deyince akla gelen sanal oyunlar. Oyun çocukların gelişiminde çok önemli bir yere sahiptir, oyun oynayan çocuk sosyalleşmenin mutluluğunu yaşar ancak günümüz sanal oyunları için bunu söylemek pek mümkün değil.
*****
Hepimiz zarar verici, kötü içerikli oyunlara / görsellere / videolara zaman zaman şahit oluyoruz. Geçmişten günümüze doğru bakınca oyun tarzları değiştikçe kullanılan malzemeler, erişim tarzları da değişti, bu yüzdendir ki belki de her dönem bu olumsuz etkilere sahip olan durumlara şahit olmaya devam edeceğiz.
Unuttuk mu 1990’lı yılların sonu 2000’li yılların başında Pokemon ile psikolojisi bozulan çocukları,
Kendini örümcek adam (Spiderman) sanıp balkondan atlayan çocukları,
Aşırı şiddet içeriğiyle çocukları ekrana kilitleyen Metin2 oyununu, Birkaç ay önce çocukları intihara sürükleyen Mavi Balina Oyununu!
*****
Şimdi de pörtlek uzun saçlarıyla etrafına tehlike saçan Momo, iddialara göre YouTube videolarına sızarak veya whatsapp yoluyla çocuklarla temasa geçiyor. Kullanıcıların kişisel bilgilerine ulaşarak ve bunları kullanarak kullanıcıları tehdit ettiği söylenenler arasında. Mutfaktan gidip bıçak almalarını, bileklerinden kırmızı sıvı (kan) çıkana kadar bileklerini kesmelerini, bunu yapmazsa gece uykularında gelip onu bulacağını söylüyor. Momo’yu diğerlerinden daha tehlikeli yapan asıl unsur doğrudan doğruya çocuğa ulaşmak yerine farklı uygulama ve videoların içinde kendini kamufle edip çocuğa ulaşmasıdır. Ve bu oyunu oynayan bireylerin sayısının dünya genelinde hiç de azımsanmayacak miktarda olduğu biliniyor.
*****
Son zamanlarda ebeveynler çocuklarını giderek avucunun içine alan bir canavara dönüşen sanal oyunlarla ilgili sıkça şikâyet etseler de ebeveynlerin bazen kendilerini de sorgulamaları gerekmektedir. Şöyle ki:
“Sen tabletinle oyna, ben de işlerimi yapayım.” diyerek şikâyet ettikleri bu durumun parçası olabiliyorlar. Hâlbuki ebeveynler bu sorunun çözümü için doğru adım atmak istiyorsa evlatlarını psikososyal gelişimi açısından;
• Öncelikle her şeyin başının sağlıklı anne-baba-çocuk iletişimden geçtiğini unutmayın çocuğunuza internette karşılaşabileceği zararlı oyun/video/görsellerin sakıncalı içeriklerin varlığını ve etkilerini onu eleştirmeden veya ona bağırmadan sakince anlatın.
• Çocuğa her içeriğin belirli bir yaş grubuna hitap ettiğini ve bu yüzden oynadığı oyunların/videoların/görsellerin yaşına uygun olması gerektiğini ve böylece kontrolün daima çocukta kalacağını izah edin.
• En önemli şey çocukla uzlaşmak alacağınız her önlemde uzlaşma yolunu seçin. Çünkü reddedilen içerikler çocuğun dikkatini daha fazla çekecektir.
• Çocuğunuza sınırlar koyarken uyması gereken kurallara birlikte karar verin; çocuk “kuralı, kural olduğu için değil, kural benim içindir.” fikrini kavramalıdır.
• Çocuklar için sizler birer aynasınız bu yüzdendir ki siz de kendinizi sorgulayarak sanal sosyallikler yerine farklı aktivitelerde yer alarak onun için iyi bir rol model olmalısınız.
• Anne-baba-çocuk arasındaki bağ güçlü olmalıdır, bu ilişki aileyi ayakta tutan sacayağına benzer; birbirinizle uzun zaman geçirmeniz, hep bir arada olmanız ilişkilerinizin kuvvetli olduğu anlamına gelmeyebilir. Beraber hazırlayacağınız oyunlarla veya oyuncaklarla geçirilen zaman hem keyifli hem de çocuğunuzun psikososyal gelişimi açısından daha faydalı olacaktır. Böylece çocuğun aileye, ailenin de birbirine karşı bağlılığı artar.
*****
• Çocuk sadece içerik ve görsele bakılarak içinde bahsi geçen durumların yer aldığı cihazlara uzun süre maruz bırakılmamalıdır. Çocuğunuzun eriştiği veya erişmek istediği videoyu/oyunu/görseli hatta bir kitabı öncelikle siz inceleyin, uygun bulduğunuz takdirde çocuğunuzun erişmesine izin verin. Fakat bunu yaparken çocuğunuza bu durumu çok fazla hissettirmemenizde fayda var.
• Mutlaka belirli bir zaman aralığı koymalısınız, günün diğer saatlerine yapacağı başka aktivitelerle ilgilenmesini sağlayarak farklı sosyal faaliyetlere katılmasını sağlayabilirsiniz.
• Zararlı içerikleri engellemek adına internet sitelerini filtreleyen bir yazılım kullanabilirisiniz.
En başta sorduğum soruya tekrar dönersek: “Bütün oyunlar zararlı mıdır?” olaya gelişim psikolojisi açısıyla bakarsak cevabımız “Hayır!” olacaktır. Sınırlı süreyle, sosyal etkileşimle (akran etkileşimi) ve doğru içerikle oynanan oyunlar çocuğun bütünsel gelişimine (fiziksel, bilişsel, duyuşsal, sosyal, ahlaki…) katkı sağlar. Böylece sanal oyunların tamamen kötü içeriklere sahip olmadığını bilmeliyiz. Burada asıl sorumluluğun bu oyunları her ne kadar çocuklar oynuyor olsa da çocuklara bu imkânı tanıyan kişilere yani ebeveynlere düştüğünü unutmamak gerekir.
Aydınlattığınız için teşekür ederiz.