Rivayete göre Çinliler eskiden birbirine kızdığında “Tuhaf zamanlarda yaşayasın!” derlermiş. Tuhaf zamanlar; derken akla ilk etapta bu bir dua olabilir, düşüncesi gelse de mutsuz, umutsuz, düzen ve huzurdan uzak, kaosları kısacası birçok kötü bilinmezlikleri de akla getirmiyor değil.
Tüm dünyanın mücadele ettiği Koronavirüs (COVİD-19) ilk olarak Çin’in Vuhan Eyaleti’nde solunum yolu belirtileriyle (ateş, öksürük, nefes darlığı) oluşan bir virüs olarak bilinmektedir. Bu virüs nedir, nasıl bulaşır, belirtileri nelerdir, tedavisi var mı, varsa bu tedavi nasıl, nasıl korunabiliriz? ... diye düşünürken bu durum hepimizde kaygıya sebep oldu. Haklıyız tabi adını sanını yeni duyduğumuz nasıl baş edeceğimize dair fikrimizin olmadığı bir virüs için kaygılanmamız (asgari düzeyde) iyi, hatta faydalı bile diyebiliriz. Çünkü bu kaygı hali gerekli önlemleri alması konusunda bireyi tetikler. Bu durumda belli bir seviyenin altında veya üstündeki kaygı günlük hayatımızda sorunlara yol açabilir, diyebiliriz. Bu nedenle üstesinden gelebilmek için bazı önlemler almalıyız. Peki ne yapabiliriz?
*****
Gün içinde birçok bilgi kirliliğine denk geliyoruz. Hemen her gün asılsız görüntüler veya ses kayıtları ile karşılaşıp endişeleniyoruz. Bu yüzden yapılan her habere inanmamalı, güvenilir kanallardan doğru bilgiler edinmeliyiz.
Tüm gün zihnimizi Koronavirüs ile meşgul etmemeli, başka uğraşlarla günü verimli hale getirmeliyiz. Örneğin;
Kitap okuyabilir, bugüne kadar izlemek için vakit bulamadığınız dizi, film ve belgeselleri izleyebilir, araştırmalar yapabilir, müzik dinleyebilir, resim/boyama yapabilir, meditasyon, yoga yapabilir, daha önce denemediğiniz yemek ve tatlıları yapabilir, online eğitimlere katılabilirsiniz. Bu süreci verimli hale getirmek ve sürece “zamanım yok ki” deyip hayıflandığımız her şeyi sığdırmak mümkün.
*****
“Virüse yakalanmış mıyımdır?” Düşüncesi kafanızda düşüncesi dolaşıyor olabilir. Bunu önlemek adına aldığınız tedbirleri hatırlayarak kendimizi telkinleyebiliriz.
Bu süreçte evde kalarak sevdiklerimizden ayrı kalmak zor olabilir. Görüntülü veya sesli konuşarak birbirimize sosyal destekte bulunmak psikolojimiz için çok önemlidir. Ruhsal olarak kendimizi çöküntüye sokmadan bunun bir geçici süreç olduğunu kendimize sık sık hatırlatmalıyız.
“Bana bir şey olmaz” deme! Olabilir. Bu yüzden mümkün olduğunca sosyal mesafeye dikkat ederek “Evde Kal” uyarılarını dikkate almalısınız. Çünkü hatırlamalıyız ki bu bir tatil değil tedbir ve yine hatırlamalıyız ki yapılan tüm uyarılar bizlerin sağlığı için.
*****
Sürekli olarak takıntılı bir şekilde elleri yıkamak, eldiven ve maske takmak, sıcak sularla yıkanmak, kolonya sürmek, sık sık kıyafetleri değiştirmek, temizlik yapmak yerine uzmanların önerdiği oranda hijyen kurallarına dikkat etmek gerekmektedir. Aksi halde bu virüs bittikten sonra birçok kişide kaygı bozukluğu, obsesif bozukluk, panik bozukluk, yoğun stres ve fobi görülebilir.
Son olarak tüm önlemleri alıp, her türlü abartıdan uzak bir şekilde kaygı, stres ve evhamlardan kendimizi mümkün olduğunca uzak tutup hijyene ve uyarılara dikkat ederek bu zorlu günlerle baş edilebileceğimizi hatırlatarak yazıma son veriyorum. Unutmayalım ki biz kendimizi korudukça yakınlarımızı da koruyoruz. Sahi Çinliler dünyaya “Tuhaf zamanlarda yaşayasınız” demiş olabilir mi?”. Bitsin bu tuhaf zamanlar. Tedbiri elden bırakmamak umuduyla...
Ellerinize sağlık hocam çok güzel bir yazı olmuş emeklerinize sağlık.