Bireyin yaşamını devam ettirebilmesi için birtakım ihtiyaçlarının giderilmesi gerekir. Bu ihtiyaçlar bireyin yaşamında rengine, dinine, ırkına, inançlarına bakılmaksızın karşılanmalıdır. Temelde bu ihtiyaçları,
- Fizyolojik (yeme, içme, barınma, giyinme, solunum, uyuma, dinlenme, temizlik, ısınma, …),
- Sosyal(arkadaşlık kurma, statü sahibi olma, bağımsız olma, …)
- Psikolojik(sevme, sevilme, ait olma, öğrenme, güvende hissetme, başarılı olma, onaylanma, saygı görme, ...) olmak üzere bireyin hissettiği gereksinim ve eksikliklerini ifade ederek sınıflandırabiliriz.
*****
Bu ihtiyaç alanlarını birbirinden bağımsız düşünemeyiz. Bu alanların herhangi birinde meydana gelen bir olumsuzluk insanın bütün hayatını etkileyebilmektedir. Bu durumun çok çarpıcı bir örneği geçmişte yapılan bir araştırma ile karşımıza çıkıyor. 1944 yılında ABD’de yeni doğmuş 20 bebek üzerinde yapılan ilginç bir deneyden bahsedeceğim sizlere:
Araştırmaya göre bebeklerin hiçbir psikolojik ve sosyal ihtiyacı onlara bakım veren kişiler tarafından karşılanmayacak. Son derece temiz bir ortamda sadece fizyolojik ihtiyaç olan yeme, içme yıkanma, bezlerini değiştirme gibi ihtiyaçları karşılanacak. Bakıcıların zorunda kalmadıkça bebeklere dokunması, bebekleri kucaklaması, bebeklerle iletişim kurması ve bebeklere sevgi göstermesi kesinlikle yasaklanmıştır. Yaklaşık dört ay sonra tüm fiziksel ihtiyaçları karşılanmış olmasına rağmen bu bebeklerin yarısından fazlasının öldüğü saptandı. Bunun üzerine deney derhal sonlandırıldı. Hayatta kalan diğer bebekler fiziksel, sosyal ve psikolojik tüm ihtiyaçlarının karşılandığı doğal yaşam ortamına alınsalar da hayatta kalmayı başaramadılar.
*****
Bu araştırmada da görüldüğü üzere: “Sevgi en az yeme-içme kadar yaşamsal bir ihtiyaçtır” diyebilmek mümkün. Anne-baba-çocuk ve çevre arasında sevgi akışı olmalıdır. Çocuğa aktarılan sevgi akışını bebek henüz anne karnındayken hissetmeye başlar. Bebeğin ilk kucağa alınması ile beraber bu sevgi kuvvetlenir ve anlam kazanır. Bebek ona alınan hediyelerin farkında değildir fakat gösterilen sevgiyi hisseder. Çoğu araştırmanın da ortaya koyduğu bir gerçek var ki “Ailesi tarafından sevgisiz kalan, kabul edilmemiş çocuklar ileride kendine güveni olmayan, dışarıya bağımlı, sorunlar ile başa çıkamayan, duygularını göstermekte çekinen, değişken ruh haline sahip ve en önemlisi belki de hayata olumsuz, karamsar bakan” bireyler haline gelirler. Belki de içinde yaşadığımız dünyadaki birçok soruna sebep olan kişilerin bu davranışlarının altında yatan temel problem sevgisizliktir. Bu kişiler –çevreye verdikleri olumsuz davranışlarından ötürü- belki araştırmadaki 20 bebek gibi fiziksel olarak ölmezler ama ruhen ölmüş sayılmazlar mı? Çünkü biliriz ki ruhu dinç tutan sevginin temelleri sarsılmıştır.
*****
Mutlu bir birey yetiştirmek için çocuğa sevgi nasıl hissettirilmeli?
- Dokunun, onların başını OKŞAYIN.
- Başarısını TAKDİR edin, onunla birlikte siz de sevinin. Takdir ederek özgüveninin gelişmesine katkı sağlamış olacaksınız.
- SARILIN. Yanınızda olmadığı zamanlar geldiğinde, özlediğinizi dile getirin.
- SEVGİ sözcükleri kurmaya özen gösterin. “Eğer çok seversem tepemize çıkar.” Diye düşünmeyin. Sevdiğinizi ve değer verdiğinizi dile getirin.
- “BABAMIZ BİZİ UYKUDA SEVERDİ.” Çocuğunuzu uyuduğunda değil, yüzüne bakarak onu sevdiğinizi söyleyin. Bu sevgiyi davranışlarınıza yansıtın.
- Ailecek onun da sevdiği, yapmaktan hoşlandığı aktiviteleri LİSTELEYİN ve bunu gerçekleştirin.
- PAYLAŞIMDA bulunarak, sohbet etmeye ve bu süreçte onun göz seviyesine inmeye özen gösterin.
- Birlikte KALİTELİ zaman geçirin. Yemek yapmak, yeni oyun üretmek, kitap okumaktan inanılmaz keyif alacaktır.
- Karar alırken FİKRİNİ almaya özen gösterin. Fikirlerinin önemsendiğini hissetmesi özgüvenini olumlu yönde etkileyecektir.
- Doğrudan iletişim kurun. Çevredeki herhangi bir unsurla ilgilenmeyin. Bu çocuğa “SENİ DİNLİYORUM” mesajı verir.
- “TEŞEKKÜR EDERİM, RİCA EDERİM, LÜTFEN” gibi sözcükleri kullanmanın etkisi büyüktür. Bu kelimeler duygusal bağları güçlendirir.
- Çocuğunuzun onaylamadığınız isteklerini redderken, mutlaka gerekçelerini belirtin. Sadece “Hayır” kelimesini duymak çocuğunuzda ÖFKEYE neden olabilir.
- Onu asla başkasıyla kıyaslamayın. Hiçbir çocuk kıyaslanmaktan hoşlanmaz. Unutmayın “HER ÇOCUK ÖZELDİR”.
- Son olarak sizler birer ebeveynsiniz, mutlu bir birey yetiştirmek için onu sevin ve değer verin. Gerisi emin olun ki gelecektir.
Deney nereden aktarıldı? Hiçbir psikoloji kitabında böyle bir örneğe rastlamadım
1944 Amerika, Böyle uyduruk bir şeyi madem köşenize taşıdınız daha fazla ayrıntı vermek zorundasınız, kim yapmış, hangi eyalette, hangi hastane vs başkasının kitabından ( ki kitap yazanda kaynak gösteremiyor ) uydurduğunuz bir haber. Kendinize göre bir iş yapın, çoğu araştırma / çok genel bir ifade, bu da üfürükden yazdığınızın kanıtı efendim,
Muhteşem
Süper yazmışsın sevginin önemini gerçekten tebrik ediyorum