“ - Kız arkadaşını bayıltana kadar demir sopayla dövdü.
- Genç kızın aracına kurşun yağdırdı.
- Bağ evinde alıkonan kadına cinsel taciz.
- Boşanma aşamasında olduğu eşini bacaklarından vurdu.
- Saplantılı aşk hikayesinin sonu ölüm oldu.
- Şantajlara dayanamayan kız intihar etti.
- Ne kazandıysan ona verdim, beni sokağa attı.
- Babam annemi balkondan attı.
- Sokakta yürüyüş yapan kadına sözlü taciz ve tokat.
- Bütün kadınlardan özür diliyorum ama bu kadından dilemiyorum.”
Son zamanlarda sıkça duyduğumuz fakat elden bir şey gelmiyor diye iç yandığımız hepimizin yüreğinde büyük acılar bırakan bu şiddet haberlerini belki bir yerlerde okudunuz, belki duydunuz belki de birebir şahit oldunuz. Şiddet hem gelişmiş hem de gelişmekte olan ülkelerin önemli bir problemi olsa da kadına yönelik şiddet tüm dünyada önemli bir problemdir. Şiddet olaylarının çoğu kez mağdurun korkmasından, daha kötülerinin başına geleceği endişesinden ve ilgili mercilere bildirilmemesinden dolayı uzmanlar tarafından değerlendirilmemekte ve bu yüzden de gün yüzüne çıkmadığı görülmektedir. Özellikle kadına ve çocuklara yönelik şiddetin artarak devam etmesi şiddetin psikolojik etkilerinin de göz önüne alınmasının gerekliliğini ortaya koymakta.
Dünya sağlık örgütü (WHO) tanımına göre şiddet; “ fiziksel güç ve iktidarın kasıtlı bir tehdit veya gerçeklik biçiminde bir başkasına uygulanması sonucunda maruz kalan kişide yaralanma, ölüm ve psikolojik zarara yol açma olasılığı bulunması” durumudur. Şiddet denince akla her ne kadar sadece fiziksel şiddet gelse de birçok türü vardır.
1- Fiziksel şiddet
2- Duygusal şiddet
3- Cinsel şiddet
4- Ekonomik şiddet
5- Siber şiddet
Şiddet döngüsü; “ufak bir krizdi, sorun yok, olur böyle şeyler, aşkın heyecanı, …” olarak gördüğümüz şiddet daha büyük bir şiddetin habercisi olabilir. Şiddetin aşamalarını “şiddet döngüsü” ile anlatmaya çalışan mor çatının bu grafiği bunu kanıtlamakta…
ŞİDDETTEN KORUNMAK İÇİN BİLGİLENMEK GEREKİR
Türkiye Cumhuriyeti anayasası ile Türkiye’nin taraf olduğu uluslararası sözleşmeler kapsamında kadına yönelik ve aile içi şiddetin önlenmesi yürürlükteki diğer kanunlar tarafından da desteklenmektedir. Şiddet mağduru ve şiddete uğrama tehlikesi olan kadınların, çocukların, aile bireylerinin ve tek taraflı takip mağduru kişilerin korunması 6284 sayılı Kanun ile sağlanmaktadır.
MAĞDUR İÇİN BAŞLICA TEDBİR KARARLARI
Şiddet uygulayan kişinin evden uzaklaştırılması,
Barınma yeri sağlanması,
Geçici maddi yardım yapılması,
Geçici koruma altına alınması,
Psikolojik, mesleki, hukuki ve sosyal bakımdan rehberlik ve danışmanlık hizmeti verilmesi,
Çocuklar için kreş imkânının sağlanması,
Geçici nafaka verilmesi.
ŞİDDET MAĞDURUYSANIZ;
Başvurabileceğiniz yerler ve başvuru süreçleri konusunda bilgi edinmelisiniz.
Acil durumlarda neler yapmanız gerektiğine ilişkin bilgi edinmelisiniz.
Acil telefon hatlarının numaralarını her an kullanabileceğiniz şekilde hazır tutun.
İşte başvurabileceğiniz yerler;
1. Polis Merkezleri ve Jandarma Karakolları
2. Cumhuriyet Başsavcılığı
3. Aile Mahkemesi Hâkimliği (Bulunmadığı yerlerde, Asliye Hukuk Mahkemesi )
4. Diğer
DESTEK ALINABİLECEK KURUMLARIN İLETİŞİM NUMARALARI
1. Alo 183; Aile, Kadın, Çocuk ve Özürlü Sosyal Hizmet Danışma Hattı
2. Acil Telefon Hatları
ALO 183 dışında acil durumlarda başvurulabilecek telefon hatları şunlardır:
ALO 155 Polis İmdat,
ALO 156 Jandarma İmdat
112 ACİL
0212 656 96 96 Aile İçi Şiddet Acil Yardım Hattı
444 43 06 Ankara İçin Gelincik Hattı
3. Aile ve Sosyal Politikalar İl Müdürlükleri
4. ŞÖNİM (Şiddet Önleme ve İzleme Merkezi)
5. Kadın Sığınma evleri
6. Sağlık Kuruluşları
7. Barolar
8. Kadın Sivil Toplum Kuruluşları
9. Belediyelerin Kadın Dayanışma Merkezleri
***Ayrıca Emniyet Genel Müdürlüğü; KADES adlı uygulama ile acil durumlarda maruz kalınan kötü eylemleri biraz olsun engellenmeye çalışmıştır. Telefonunuza KADES uygulamasını indirerek tehlike anında tek tuşla 5 dakika içinde en yakın emniyet görevlisinin size ulaşmasını sağlayabilirsiniz.
Kadına şiddet uygulayan kişilere ağız dolusu hakaretler edildi, karşılığında dövüldü, ceza aldı hatta belki de öldürüldü. Ama bu kişiler şiddet uygulamaya devam etti. Hatta sayıları hiç azalmadan artarak gündemde kalmaya davam etti. Genellikle bu tür olaylara o kadar çok öfke ile bakarız ki kişide olası psikolojik bozukluklar, psikiyatrik rahatsızlıklar akla gelmiyor hatta ikinci plana atılıyor. Oysa ki bu kişilere bakıldığında zamanında önlem alınmadığından ötürü kontrol edilemeyen öfke, saldırganlık, kişilik bozuklukları, depresyon, şizofreni, dürtü kontrol bozuklukları, madde bağımlılığı görülmektedir.
Yapılan araştırmalar kitle iletişim araçları ile artan şiddetin öğrenilebilir bir davranış olduğunu kanıtlamakta. Yani ne kadar çok şiddet görüntüleri paylaşılırsa o kadar şiddete meyilli insanların sayısı artacak gibi görünüyor. Bizler bu görüntüleri yaymak yerine neler yapılabilir, ne gibi önlemler alınabilir, bunu konuşmalıyız. Şiddetin daha kötü senaryolusu yarın da olabilir bunu izleyen diğer kişi daha da kötüsünü planlayarak bir başkasının canını yakabilir. Engel olmak adına özellikle ebeveynlere çok görev düşmekte daha sağlıklı bireyler yetiştirmeleri adına bu konuda uzman kişilerden destek alarak şiddete meyilli gençlerin yetişmesine engel olmalıdırlar. Unutulmamalıdır ki gelecek kuşakları çocuklar değil onları yetiştiren anne babalar aydınlatacaktır.