En zengin, kusursuz sofrayı anlatırken bile ‘kuş sütü eksik!’ diyoruz.
Neden acaba her şeye eksiğinden bakıyoruz?
**
Öyle ama…
Herkesin bir eksik tarafı yok mudur zaten?
Kimi annelik duygusuna hasrettir. Kimi aşk’a hasrettir. Kimi de mutluluğuna hasrettir.
Bir eksiklik bir hasret hep vardır.
**
Yanındayken kıymetini bilmeyip kaybedince de kendi benliğinden çıkanlara selam olsun kaçtı tren diyoruz.
Sen kaçırdığın gibi bende kaçırdım, o trenle benim de hayallerim gitti, neşem gitti, gülüşlerim gitti. Toparlayamıyorum, kendimi daha çok kayboluyoruz.
Unutuluyoruz…
**
Önce burnum sızlıyor, kalbime doğru bir sancı başlıyor, sonra da gözlerim doluyor. İsyan etmiyorum ama çok sorguluyorum, neden diyorum.
Neden gittin, neden şuan hasretiz kokumuza, olmuyor böyle diyorum kendime başa çıkamayacaksın bu acıyla sonra durup düşünüyorum ölüm var bu hayatta en acı ama gerçek olan ölüm ‘bir ölüme çare yok diyorum bir de kaçan heveslere.’
**
Sensiz yaşamaya alışıyorum ama karşıma çıkıyor adın bir bakıyorum senin adını vermişler dükkâna yine düşüyorsun aklıma.
Senle ama sensiz yaşamaya alıştırdı beni bu hayat
Merak ediyorum sen nasılsın?
**
Toparlanabildin mi, gülebiliyor musun eskisi gibi iyi olmanı isterim bir an önce toparlan ve ayağa kalk düşmanımız çoktu hatırla
Büyü, alışma ama büyü geçecek bunlar.