Sağlığımız varlığımızın temelidir. Hayata ilişkin her şey onunla başlayıp onunla bitiyor.
O yoksa azsa, sorunluysa hiçbir şeyin tadı tuzu kalmıyor.
**
Beslenmek, sağlıklı, güzel, keyifli sofralarda güzel şeyler yiyip içmek, sağlığımızı geliştiren, ayakta tutan, güçlendirip koruyan temel direklerden biridir.
Yeterli, dengeli, çeşitli beslenmeyen çocuklar büyüyüp gelişemiyor.
**
Sık sık hastalanıp geç iyileşiyor. Okul başarıları düşük, bedenleri güçsüz, ruhları güvensiz oluyor.
Yanlış beslenen yaşlılar ise kötü yaşayıp kötü yaşlanıyor.
İşte bu nedenle herkesin ama herkesin beslenme konusunda bilgilenmesi, beslenmesine özen göstermesi lazım.
**
Bir bireyin sağlıklı olmasını ruhen, bedenen ve sosyal yaşam açısından tam bir iyilik hali içerisinde olmak şeklinde tanımlıyor.
Bu üç sağlık alanlarından her birinin mutlaka ve mutlaka diğerlerini etkileyeceğinin altını çiziyor.
**
Örneğin bedensel bir hastalık olan bir kanser hastasını düşünün, bu hasta sadece kanser hastası olarak kalmaz, aynı zamanda çaresizliğin yol açacağı depresyon ve bu depresyonunda neden olacağı sosyal yaşamdan geri çekilme sonucunu otomatikman yaşar.
Yani bireyin biyolojik rahatsızlığı diğer iki sağlık alanının da bozulması sonucunu doğurur.
**
Bu nedenle sağlıklı olmayı değerlendirirken bu dinamik etkileşimin göz önünde bulundurulması son derece önemlidir.
Ben bu sağlık alanlarından en önemlisinin ruhsal sağlık olduğunu düşünüyorum.
Çünkü bulaşıcı hastalıklar haricindeki bedensel sağlık problemleri genellikle kişinin kendisini etkiliyor.