Tam göğsümün ortasında bir ateş topu var.
Günlerdir içime çöreklenmiş, acının en saf halini bana tattırıyor.
Hem yanıyor hem yakıyor
Hemde yıkıyor.
**
Sahi neyin yangını bu yüreğim?
İçine çöreklenen ve bir ateş misali büyüyen bu acı nedir?
İnsanlığın alameti mi?
Fazla empatinin getirisi mi?
Şu yaşıma kadar bu denli acı çekmeyen yüreğim şimdilerde ele avuca sığmıyor.
**
Görüyor musunuz?
Bu ölen insanlık.
Duyuyor musunuz?
Bu insanlığa yakılan ağıt.
Hissediyor musunuz?
Bu yüreğimizin yangını.
**
Hafızamda, çocuğunu kaybeden annelerin feryadı,
enkaz altında kalan insanların umutlu bekleyişleri,
enkaz altındaki çocuğunun elini bırakmayan babanın hali,
evini kaybedenlerin çığlıkları ve çaresizlikleri varken yüreğimdeki bu tarifsiz acı geçer mi?
Günlerdir devam eden bu sancıyı ne dindirecek şimdi?
Kim merhem olacak yaralarımıza?
Kim el uzatacak çaresizliğimize?
Hayır, hayır bu enkaz başkalarının değil, bizim!
Çünkü, bizde enkaz altında kaldık!