Bir yaşam kurdum kendime.
İnsanlardan uzak, kendime yakın.
Sonra iç dünyama doğru yolculuğa çıktım.
Beni kederlendiren ne varsa yatırdım masaya.
Baktım ne uğruna üzüyorum kendimi.
Düşündüm, taşındım ve sonuçları tek tek değerlendirdim.
Beni üzen konular ne?
Buna ne ve kim sebep oldu?
Ve buna değiyor mu?
Düşündükçe düşündüm, kendimle iç muhasebe yaptım.
Sonuç ne mi oldu dersiniz.
Tabi ki kendimi üzdüğüm konular sebepsiz, yersiz ve sadece çok fazla iyi niyetli olmaktanmış.
Çünkü, kimse senin gibi yaklaşmaz sana.
Attığın bir adımı 3 adım geri iterler.
Seni kırarlar, üzerler, paramparça ederler.
En acısı da ne biliyor musunuz?
Bunları yapıpta geriye dönmezler bile.
Birini kırdım mı, üzdüm mü, arkamda ne bıraktım diye düşünen olmaz.
Biz öyle bir çağa denk gelmişiz ki, insanlar birbirine şifa olmak yerine yara olmaya başlamış.
İşte bu yüzden bir yaşam kurdum kendime.
İnsanlardan uzak, kendime yakın.
Çünkü beni iyi edecek şeyler de, mutlulukta, sevgi de kendimde saklı.