Dünya Su Günü her yıl 22 Mart'ta kutlanan, yaşamımızın olmazsa olmazı olan suyun önemine binaen ilan edilen bir gündür.
Dünya Su Günü 1993 yılında Birleşmiş Milletler Genel Kurulu tarafından ilan edilmiştir.
**
Metobolizmamızın %70'ine yakını sudan oluşurken, tüm sistemlerimizin en iyi şekilde çalışması içinde büyük bir önem arz etmektedir. Bu sebeple suyun önemine vurgu yapılan bugün ilan edilmiştir.
**
Bugüne ithafen okullarda resim, fotoğraf ve kompozisyon yarışmları düzenlenirken bir yandan da etkinlikler yapılarak suyun önemi anlatılıyor.
Geçen sene yağışın az olması sebebiyle barajların doluluk oranları düşmüş hem içecek hemde tarımda kullanılacak su sıkıntısı çekileceği söylenmişti. Ancak bu sene yağışların fazlalığı ile barajlardaki su dolum oranı artmış ve kritik seviyeden çıkmıştır.
Tabii iş bununlada bitmez.
Su kaynaklarımızı verimli kullanmalı ve gereksiz yere israf etmemeliyiz ki ileriki zamanlarda sorun yaşamayalım.
**
Öte yandan denizlerin, göllerin kirliliği söz konusu.
İçlerine atılan çöplerle bir çöp yuvası misaliler.
Buda tabii hoş görüntülere sebep olmuyor. Tamamen görüntü kirliliği olan bu durumun diğer tarafına baktığımız zaman su kaynaklarının yavaş yavaş yok olmaya doğru gittiğini de görebiliriz.
Peki ne zaman çöp atmaktan vazgeçeceğiz?
İlla son sınıra mı ulaşmak lazım kıymet bilmek için?
**
Suları kirlenmiş bir millet olmaya doğru giderken, sizce bunun anlamı nedir?
Durup bir düşünmek, idrak etmek lazım.
Sonra tabii kıymet bilmek, elindekini israf etmemek lazım.
Kıymetini bilmediğimiz şeylerin elimizden gitmesi ise kaçınılmazdır.
Irmak ve göllerle şenlendirilmiş bir coğrafyada yaşıyoruz.
Yaşıyoruz yaşamasına ama ne kadar farkındayız?
**
Üç tarafımız denizlerle çevriliyken, kuraklık tehlikesini konuşur olduk.
Yağışların azalmasıyla kritik seviyeye düşen doluluk oranları tekrar düzelirken bunu kendi ellerimizle mahvetmeyelim.
1 saatlik su kesintisinin bile bizi ne kadar zor durumda bıraktığını tahmin edebiliyorsunuzdur.
Farz edin ki bu kesintiler günler boyu sürdü. O zaman ne yaparsınız?
İşte bunun cevabını kendimize sormalı ve ona göre dikkat etmeliyiz.
Yoksa oluşabilecek kuraklık tehlikesini kendi ellerimizle yaparız.
Yani demem o ki; herşey bizim elimizden geçiyor.