İnsaoğlu ne kadar da nankör bir varlık değil mi?
Kendisine uymayanı reddeder, fikrini savunmayı tecrit eder, aynı dili konuşmadığını tenkit eder ve aşağılar.
Son zamanlarda yaşadığımız olaylar bunları nasıl da özetliyor değil mi?
****
14 Mayıs seçimlerinin ardından sosyal medya üzerinden insanların siyasi kimliklerine değil, kendilerine yönelik yapılan acımasızca eleştireler, hakaretler ve daha bir çoğuna şahit olduk.
Acımasızca söylenen sözlerin bir kalbi kırdığının, bir yarayı deştiğinin ve o yaranın üzerine tuz bastığımızın farkında mıyız acaba?
Ben söyleyeyim, hayır!
Çünkü, bizler empatiden yoksun, vicdanını siyasetin gölgesinde bırakan insanlar olduk.
Elbette eleştiri yapabilir, kendi inandığımız doğruları savunabiliriz.
Ama bunu karşındakini kırmadan ve acımasızca sözler ederek değil.
***
''Allah belanızı versin.''
'' Size yaptığım yardımlar haram olsun.''
''Başınıza ne geldiyse müstehak size.''
Bunlar söylenenlerden bazıları sadece.
Bu sözler bile insanlığımızdan utanmamıza yetiyor.
Çünkü, söylemler bizzat nefret söylemleri.
Daha dün yardımına koştuğumuz insanlara karşı nasıl bu kadar gaddar olabiliyoruz?
Ya da yaptığınız yardımları oy uğruna mı yaptınız ki şimdi çıkıp kendinizde bu sözleri söyleme hakkı buluyorsunuz?
***
Elbette ülkemiz adına önemli bir seçim.
Yıpranmışlığın, yaşanan sıkıntıların, olayların üzerimizdeki öfkesi büyük.
Dolayısıyla verdiğimiz tepkiler de büyük.
Ancak bu öfkeyi, kini, evini ve ailesini kaybetmiş, yüreğindeki ateşin hala sönmediği insanlardan çıkarmak hiç doğru değil.
Şu noktada geldiğimiz duruma, birbirimize karşı takındığımız tavırlara, kalp kırmanın da ötesinde ettiğimiz laflara, hakaretlere bakıyorum da; biz millet olarak birliğin, beraberliğin önemini hala idrak edememişiz demek ki...