Türk toplumunun en çok bildiği şeylerden biri eleştiridir.
İğneden ipliğe, gerekli gereksiz her şeyi eleştirirler.
Eleştiren kişinin konu hakkında bilgi sahibi olmasının ise hiç önemi yoktur.
Yeterki zıddına giden, hoşnut olmadığı ya da ters düştüğü bir konu olsun.
Ağzını açar, başlar eleştiriye.
***
Bu neyin özgüvenidir?
Neye dayanarak eleştirme haddinde bulunuyorsunuz?
Hep siz mi haklısınız?
Hep mi eleştirecek şeyler olur?
Şuanki halimiz o kadar gülünç ki...
Geldiğimiz noktada okumuş, okumamış farketmeksizin herkes eleştirmen olmuş.
***
Özellikle sosyal medyada bu durum daha yaygın.
Hani klavye artistleri deriz ya hah işte onlardan zırla var.
Ne idüğü belirsiz tipler gelir, sosyal medyada ahkam keser, eleştirir.
Bu beni ilgilendiriyor mu, eleştirince değişecek mi ya da benim buradaki konumum ne diye akletmeden sadece klavye üzerinden konuşur.
Gerçekten başka bir ülkede türüne rastlanmayacak derecede insanlar var aramızda..
***
Bu halimiz ne olacak?
Ne zaman birbirimizi kabullenmeyi öğreneceğiz?
Ne zaman düşüncelere saygı duyacağız
Ne zaman farklılıklara açık olacağız?
***
Bakın eleştirmeyin demiyorum.
Elbette bir konu hakkındaki fikrinizi söyleyebilirsiniz.
Ama bunu yaparken eleştiri üzerinden ilerlemeyin.
Yani sadece suçlayarak, başkalarına çamur atarak ve ya bilmeden yorum yaparak doğrulara ulaşmaya çalışmayın.
Hele ki klavye başından bunu hiç yapmayın!