“hava
yağmurlu
ve
elektrikliydi!
***
o
zamanlar
paratoner
sistemi olmadığı
için telleri toprağa
vermiştim!
***
saat
gece yarısına
yaklaştığı bir anda
kapıdaki nöbetçi
koşa koşa geldi,
bir haber verdi:
Mustafa
Kemal Paşa
geliyor!
***
o
sırada,
Mustafa
Kemal Paşa
tek odadan ibaret
telgrafhaneye girdi.
ayağa kalktım!
***
- ‘buyurun
Paşam’
- ‘derhal
havza ve amasya ile
görüşmem gerekiyor’
***
hava
elektrikli,
telleri toprağa
verdik, sizi
görüştüremem!
***
‘bu, vatanın
kurtuluşu ile ilgilidir.
muhakkak görüşeceğim,
ya ölürüz, ya vatan
kurtulur’ dedi.
***
ceketin
cebinden
ipek mendilini
çıkarıp maniplenin
üzerine koydu.
***
benim
için telleri
devreye
sokmaktan
başka yapacak
bir şey kalmamıştı.
***
Atatürk,
‘sen ölürsen
ben de ölürüm’ dedi”
***
samsun’da
görevli bir
telgraf
memurunun
ifadesiydi bu
yazdıklarım!
***
olayın
yaşandığı
tarih 19
mayıs
1919!
***
ve
bugün
2019’un
ilk günü!
***
tam
100 yıl
geçmiş bu
telgrafın
üzerinden!
***
şimdi
ne
paratoner
sistemi olmadığı
için telleri toprağa
verilen telgraf var!
ne de
böyle
imkansızlıklar!
***
her şey
değişti
Atatürk’ten
başka!
***
o
gün
Atatürk
elini maniplenin
üzerine koymasaydı
yani
ölümü göze
almasaydı!
***
sizi
bilmem ama
bugün
ben gidip
üsküdar’da
şiirlerimi
yazamayacaktım!
***
aradan
tam 100
yıl geçmiş!
bu 100 yılın
çok iyi okunması
ve anlatılması
gerekiyor!
***
ölümü
göze alan
Atatürk’ün
samsun’daki
o davranışı bize
bir ders olmalı!
kesin, bir ders
çıkarmalıyız.
bu davet size!
***
o gün
elini
maniplenin
üzerine koyan
Atatürk ile bugün
yüreğini sınır taşına
yaslayan yiğitlerimiz
arasında hiçbir fark yok!
***
100
yıl sonra
yine üç yanımız
deniz, dört yanımız
düşmanlarla çevrili!
***
artık
ellerimiz
100 yıl önceki
gibi kenetlenmeli!
birlik ve beraberliğimiz
kardeşliğimiz daha çok
hissedilmeli!
***
çünkü
‘dörtnala
gelip uzak
asya'dan
akdeniz'e bir
kısrak başı gibi uzanan
bu memleket, bizim!’
***
100 yıl
sonra da
bizim…