Kömür torbada Makarna torbada Yasa torba’da Taşeron torba’da Halk nerede? Torbada kek’lik Yıllardır hep böyle keklendik… Keklemek ne demek; hile yapmak, hileyle elinden almak, kazık atmak, aldatmak, ihanet etmek, dolandırmak, kandırmak, kazıklamak; razı etmek… Ne ararsanız var torba’da. Burası Türkiye… ‘Kekliği düz ovada avlarlar Kanadını çam dalına bağlarlar’ Halkı da böyle soyarlar. Biz, emeğiyle yaşayan insanlar… Onurlu yaşama bilincini çoğaltıp yaymadıkça ve örgütlenmedikçe daha çok kekleniriz. Daha çok oynatılırız. **** Yeter ki bir çalgı sesi duymayalım. Neye oynamıyoruz ki.. “Kaşların arasından dom dom kurşunu değdi. Bir avcı vurdu beni.” diyor sanatçı. Adam domdom kurşunuyla vurulmuş, ölmüş ya. Gelinle damadın keyfine diyecek yok. Çevresindekiler de gerdan kırıyor. **** Tokatlı Halil evin en küçüğüdür. Gönüllü olarak Çanakkale’ye gider. Geride bıraktığı annesi Rum çeteciler tarafından öldürülür, sözlüsü Hediye kaçırılır. Sonra bir ağıt doğar. “Hey onbeşli onbeşli Tokat yolları taşlı Onbeşliler gidiyor Kızların gözü yaşlı” **** Çanakkale cephesi ölüm değirmenidir. Vatanseverliğe bakın… Tokatlı Halil 15’inde canını vermek için gönüllü olarak o değirmene gidiyor ve arkasından ağıt yakılıyor. Bu açıdan, Taksim Gezi Direnişindeki delikanlıları da düşünürseniz… İstanbullu Mehmet, Antakyalı Abdullah, Osmaniyeli Mustafa, Ankaralı İrfan, İzmirli Selim, Ankaralı Ethem, İstanbullu Zeynep, Liceli Medeni, Eskişehirli Ali İsmail, Antakyalı Ahmet, İstanbullu Serdar ve 15’indeki Berkin Elvan… Hangisine ağıt yakarsanız… Mevsimidir. Şimdi sünnetlik çocukların keyfine diyecek yok. Vur patlasın, çal onbeşliler oynasın! **** Anlayacağınız her şeyi ‘torba’ya doldurup ‘götürüyorlar!’ Sonra acılarımızla oynatıyorlar bizi. Hala uyanamadık… Soma ne ki!