Şeker komasına giren annem üç ay yoğun bakımda yattı. Sahibine sadık bir köpek gibi o odanın kapısında kıvrılıp günlerce, saatlerce bekledim. Hastaneye her gittiğimde yüreğimden bir parça kopuyordu. Bir gece yarısı telefonum çaldı. Hastaneden arayıp annemin öldüğünü söylediler. Bulunduğum yerde çakıldım kaldım. Boğazım düğümlendi, yutkunamadım. Aylardır, nöbete çağrılan bir asker gibi gidip annemin kapısında beklemiştim. Yaşamasına dair bütün verilerin tükendiği anda bile, yoğun bakım odasının kapısından ayrılmamıştım. Çünkü o benim annemdi. Çünkü ben onun canının bir parçasıydım. Bu yüzdendir… Hiç gelmeyecek birini beklemenin verdiği acıyla sarsılan yüreğim, ‘ne zaman annemi andıran bir anne görse’ hala ilk günkü gibi yanar… *** Ali İsmail Korkmaz da annesinin canından bir parçaydı. Gezi olaylarında ağır yaralanmıştı. 38 gün verdiği yaşam mücadelesini kaybetti. Anne ve babası, ailesi, akrabaları, dostları, onun için günlerce yoğun bakım ünitesinin kapısında sabahladı. O kapıda sabahlamak nedir iyi bilirim. Ali İsmail de annesinin gözünün bebeğiydi. O kadının yüreğine kor düşürdüler. Ömrünü çürüttüler. 10 yıl birden yaşlandı kadıncağız. Ve daha 19’undaydı Ali İsmail. Anadolu Üniversitesi Eğitim Fakültesi İngilizce Öğretmenliği Bölümü 1. sınıf öğrencisiydi. Okulu bitirdiğinde İngilizce öğretmeni olacaktı. Olmadı. *** Nasıl bir darbe aldıysa artık, o gencecik yürek ancak 38 gün dayanabildi. Arkadaşları, Ali’nin güvenlik güçleri ile onlara yardım eden vatandaşlar tarafından tekmelerle ve sopalarla dövülerek vahşice katledildiğini söyledi. Devlet de, ‘Bu suçu arkadaşlarının işlediğini ve polisin üzerine atıldığını’ açıkladı. Sonuçta, Ali İsmail Korkmaz ölmüştü ve olay mahkemeye taşınmıştı. “Güvenliğin sağlanamayacağı ve avukatların provokasyona neden olabilecekleri” iddiasıyla dosya Eskişehir’den Kayseri’ye nakledildi. Ardından 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nde ilk duruşması yapıldı. *** Duruşmayı takip eden Baro Başkanı Mengücek Gazi Çıtırık, “Kayseri’de olağanüstü güvenlik önlemleri alınmıştı. Binlerce polis memuru, TOMA’lar, çevik kuvvet ekipleri, polis helikopteri, giriş çıkışlarda oluşturulan kontrol noktaları, belirlenen noktaların trafiğe kapatılması ile Kayseri’de gerilimin had safhaya ulaşmasına neden olunmuştur.” diye açıklama yaptı. Ali İsmail’in düşüncelerine katılırsınız katılmazsınız ayrı. Ama o, günümüzdeki bazı omurgasızlar gibi kancıklık yapmamıştır. Birlikte yürüdüğü arkadaşlarını yarı yolda bırakmamıştır. İnandığı bir davada canını vermiştir. Korkmamıştır. Dostlarının gözünde artık o bir kahramandır. Solucanlar gibi korkak yaşamaktansa ölmeyi tercih etmiştir. Şimdi, onun ölüsünden bile korkuyorlar. Nasıl yaşıyorlarsa artık!