Yunanların da hiç gitmeye niyetleri yoktu aslında.
Kruvazör Averof'un da bulunduğu 55 gemilik müttefik donanması Haydarpaşa’dan İstanbul Boğazı'na ilerliyordu. Keyifleri yerindeydi.
Tam o sırada, Adana’dan yola çıkan eşsiz lider Atatürk, Haydarpaşa Garı’na inmişti. Bu donanmayı üç yıl önce Çanakkale’de tokatlayan o Koca Yürekli Adam, oturduğu çayhanede 3-4 saat boyunca gemilerin boğaza yerleşmesini seyretti. Ve boğazı örten çelik yığınlarına dönüp, o tarihi sözünü söyledi: “Geldikleri gibi giderler”
Şimdi, gökdelenlerdeki mangalları, gecekondularda ocağına kor düşen insanların ateşiyle yakanlar ve ellerindeki parayı balyoz sanıp her önüne geleni çivi gibi cezaevine çakanlar da bir gün geldikleri gibi gideceklerinin hesabını yapmalıdır.
Diyeceksiniz ki onlar çok zengin, kasaları çelikten.
Olsun… Yunanların da gemileri çeliktendi.
O çeliği eriten de Anadolu’dan çıkan bir yürekti…
*****
Yunanların gemileri geçerken gözlerimin önünden...
Aklıma İsrail geldi.
Bu ülkenin yöneticisi, ‘İsrail dölü’ dedi mi, demedi mi?.
Dediyse kime dedi?.
Niye dedi, neden dedi?.
Demediyse bu yaygarayı kim ortalığa çıkardı.
Diye düşünürken, Tel Aviv Büyükelçiliği Maslahatgüzarı, Soma’da İsrail’le ilintili konuşulduğu iddia edilen sözler konusunda, "Atfedilen ifadeler tamamıyla gerçek dışıdır. Hiç bir şekilde bu ifade kullanılmamıştır." açıklamasını yaptı.
Demek ki söylememiş, günahına girmişler!
*****
‘İsrail dölü’nü düşünürken de…
Aklıma gazeteci Yılmaz Özdil geldi.
Yılmaz Özdil ‘Müstehak’ dedi mi demedi mi?
Dediyse kime dedi, neden dedi?.
Hangi amaçla bunları söyledi?.
Neyi kastetmek istedi?
Vurgulamak istediği aslında neydi?
Tabii ki Yılmaz Özdil’in bir maslahatgüzarı olmadığı için işgüzarların eleştirileri havada uçtu.
Adamı yerden yere vurdular.
Demek ki söylemiş, günaha girmiş!
*****
Söylemiş, söylememiş…
Hayır işlemiş, şer işlemiş…
Eğer inanıyorsanız. Ne diyor Zilzal Suresi; “Her kim zerre kadar hayır işlemişse onu görecektir. Her kim, zerre kadar şer işlemişse onu görecektir.”
Biz de göreceğiz; Soma’da cayır cayır yanan garibanlarla aramıza duvar örenleri…
Yunan donanmasının boğazdan gittiğini gördüğümüz gibi göreceğiz.
Dünya bu… Gemiler de gider, gemicikler de..
Çelik gemiler gidiyorsa, elbette çelik kasalar da gidecek...
Ve ‘duvarları ancak çarpınca görenler’ de…
Ve ‘başkasının yangınıyla evini ısıtıp yemeğini pişirenler’ de…
Ettiğini çekecek!...