su
akarsa nehir
düşerse şelâle
durursa göl olur
ya insan!
***
insan
çaresiz
kalırsa ne olur!
***
günlerdir
köprü altında
yatıp kalkmaktan
bıkmış usanmış adam!
***
ağlamış!
gelip geçene
anlatmış halini
dinleyen, gitmiş!
kimse çare olmamış!
***
sonunda
halimden
anlasa anlasa
o anlar diyerek
acıklı bir mektup
yazıp göndermiş
cumhurbaşkanına!
***
anında
aramışlar
ankara’dan!
iyice dinlemişler
tek tek not almışlar!
‘cumhurbaşkanımızdan
isteğiniz nedir?’ diye
sormuşlar!
***
mehmet kaya
yaşadığı çaresizliği
dili yettiğince anlatmış!
ankara da gereğini yapmış
ama
mehmet kaya gittiği yerlere
kendini bir türlü anlatamamış!
***
beni
arayıp
bir haber
yapmamı istediler!
***
habere
gerek yoktu!
iyi biliyordum ki
vali mahmut demirtaş’ın
çaresiz adamdan haberi olsa
onun ‘ayağına kadar’ giderdi
bunun örneklerini çok gördüm!
***
hemen
vali yardımcısı
mehmet seyman’ı
aradım… telefona
seval nergiz çıktı
durumu ona
anlattım!
***
aradan
10 dakika
geçti geçmedi
telefonum çaldı!
karşımdaki ses
‘vali yardımcısı
mehmet seyman’ın
talimatıyla arıyorum
neredeyseniz oraya
geleceğim’ demez mi!
***
o an zaten
mehmet kaya’nın
kaldığı köprü
altındaydım
tarif ettim!
***
ben
bir memur
gelir diye beklerken!
adana sosyal yardımlaşma
ve dayanışma vakfı il müdürü
gökhan sezer çıkıp gelmez mi!
adamın gözleri doldu, ağladı!
***
çaresiz adam
‘biliyordum’ dedi!
‘biliyordum, çaremin
cumhurbaşkanı olacağını
biliyordum. recep tayyip
erdoğan’ın sahip çıkacağını
biliyordum’ diyerek, hıçkırdı!
bir ara iki eliyle yüzünü kapattı
gözyaşlarını kimse görmesin diye!
***
başını kaldırıp
gözyaşlarını sildi!
‘Allah’ dedi
‘ondan razı olsun’
***
sabahtı
telefonum çaldı!
arayan adana sosyal
yardımlaşma ve dayanışma
vakfı müdürü gökhan sezer’di!
‘mehmet kaya’nın yeşil kartı ile
diğer sorunlarını da çözdük’ dedi
***
biliyordum!