adam
beni
tanımıyor!
***
hoş
ben de
‘o’ adamı
tanımıyorum!
çiçekçideyiz…
***
adam
çiçekçiye
diyor ki;
‘ben senden
100 karanfil
alacağım ama
sen 300 karanfil
faturası keseceksin!
***
eğer 500
karanfil
alırsam, bin
karanfil faturası
kesersin
***
yani
ikimiz de
karlı çıkarız
bu işten…
ne dersin?’
***
çiçekçi
birden
kaşlarını
çatıyor!
***
ve
‘gardaş
babamın
ahdi var bana.
zarar bile etsem
haram yemem.
***
babam,
çok
zorda
kalsanız bile
çocuklarınıza
haram yedirmeyin
diye ahdetti’ diyor!
***
dürüst
esnaf
ahlaksız
teklifi kabul
etmeyince adam
çekip gidiyor!
***
giderken de
‘bana çiçekçi mi
yok birader, başka
birine gider ondan
alırım’ diye
sitem ediyor!
***
10
ocak
çalışan
gazeteciler
gününü yine
buruk kutladık!
***
Gazi
Mustafa
Kemal
Atatürk’ün
anıtına gelen
gazeteciler saygı
duruşunda bulundu
yapılan konuşmanın
ardından basın
anıtına geçildi!
***
basın
anıtının
önünde bir
grup kadın
karanfil
dağıttı!
***
her
davetliye
ve gazeteciye
bir dal karanfil
verildi!
***
karanfili
kim
akıl ettiyse
çok güzel
düşünmüş
eline sağlık!
orada farklı bir
atmosfer oluşturdu!
***
kırmızı
karanfil
kimine göre
aşktır, kimine
göre özgürlük!
***
kimine göre
kırmızı
karanfil bir
acıyı derinden
paylaşmanın en
buruk ifadesidir!
***
ben
kırmızı
karanfilimi
araçta bekleyen
bir polise verdim
genç polis sevindi!
***
bu
toplantının
ardından vali
mahmut demirtaş’ın
katıldığı yeni cemiyet
binasındaki diğer
etkinlikler yapıldı!
***
vali
demirtaş,
sosyal medyanın
öneminin her geçen
gün arttığını ve basın
çalışanlarının toplumu
bilgilendirerek en zor
şartlarda bile görevlerini
yerine getirdiğini söyledi!
***
vali
demirtaş’ın,
çağrıldığı yere
gitmesi, toplumu
kaynaştırması ve
dostluğu güçlendirip
kardeşliği pekiştirmesi
vatandaş kadar benim de
hoşuma gidiyor doğrusu!
***
neyse
tören bitti!
gazeteye
gelirken
çiçekçinin
önünden geçtim!
***
aklıma
genç polise
verdiğim
bir dal
karanfil geldi!
***
içimden,
‘acaba
o karanfili
kimler, hangi
çiçekçiden nasıl
aldı’ diye geçirdim!
***
sadece
geçirdim!