havayı
kül
bulutu
sarınca!
***
ipte
asılı
beyaz
çamaşırlar
kararınca!
***
gezdiğin
oturduğun
yürüdüğün
yerde nefes
alamayınca!
***
ve
millet
ağzına geleni
sayıp
kalayı basınca!
***
anlıyorsun ki
yine
yakılmış
anızlar ve yine
ateş düşmüş
ormanın
yüreğine!
***
peki
yakılan
sadece
anızlar mı?
tutuşan
ağaçlar
ve yanan
orman mı?
***
ormanlar
binlerce canlı
türüne barınma,
yiyecek ve yaşam
alanı sağlıyor, anızı
yakınca onları da
yok ediyorsun!
haberin var mı?
***
en
canlı
renklerin
bir araya geldiği
ormanlar ne güzel!
sen
bütün
renkleri
ne hakla
karartıyorsun?
yaptığın insanlığa
ve vicdana sığar mı?
***
hem,
bir
yüksek
dağ kuşu
olan ve nadir
görülen dağ horozu
bu topraklarda yaşıyor!
senin kalbin duvar mı?
***
yine
nesli
tehlikede
olan çizgili
sırtlan bizim
ormanlarda
can buluyor!
ölse ruhun duyar mı?
***
kazdağı
göknarı ve
uludağ göknarı'nın
sadece ülkemize özgü
ağaç türü olduğunu
biliyor musun?
***
ormanda
sadece
ağaç yok!
odun değil her
tutuşturulan fidan
görüyor musun?
***
orman,
köylünün
ekmeği, aşı,
tuzu, biberi,
kısacası tüm
hayat kaynağı
anlıyor musun?
***
ve
yaktığın
sadece
anız değil!
sen kendi
nefesini
yakıyorsun
farkında mısın?
***
adana
orman bölge
müdürü ismet
erol, gece gündüz
demeden işte bu
insafsızların
yangınlarıyla
uğraşıyor!
***
bir
fidan
ateş alsa,
bin insan
ayaklanıyor!
nöbet
kulübesine
şoförüne ve
mühendisine
kadar ekiplerin
ciğeri tutuşuyor!
***
tabii
halk
bilinçli
alo 177
susmak
bilmiyor ama
yangın çıktıktan
sonra söndürmek
çok da kâr etmiyor!
***
ismet erol,
halkı uyarıyor;
‘1 hektar
iğne yapraklı
orman yılda 30
ton oksijen üretiyor’
diyor! öyleyle sen bu
oksijeni neden yok
ediyorsun?
***
yanan
her anıza
ve ağaca inat
tohum ekiyor
ismet erol…
ve ‘ektiğim her
bir tohum nefesim
geleceğim umudun’
diye sana sesleniyor
duyuyor musun?
***
ismet erol
‘bir
fidan
toprağa
bin nefes
insana’ diyerek,
tüm ekipleriyle
adana bölgesini
fidan cennetine
çeviriyor…
***
ve sen!
ey bu
anızları
ağaçları ve
tüm canlıları
yakan insafsız!
***
hâlâ
uyuyor
musun?