Yeşil ışık yandı. Karşıya geçiyorum. Kırmızı ışıkta Suriye plakalı son model otomobil. Önde şoför, arkasında iyi giyimli, cep telefonuyla konuşan sakallı. Işıkların karşısında, eşi ve iki küçük çocuğuyla dilenen Suriyeli aile… Biri son model otomobilinde geyik yapıyor, diğerleri güneşin alnında dileniyor. Sokakta sakız ve peçete satan, kağıt toplayan Suriyeli çocukları saymıyorum. Bu Suriyeliler ne ayak anlamadım gitti. Ve Türkiye’deki Suriyeli sayısı bir milyonu geçti. ***** Adana’daki Suriye plakalı otomobillere bakıyorsunuz, öyle araba sizde yok. O arabalara binen Suriyeli zenginleri kimse görmüyor. Lüks otellerin önlerindeki Suriye plakalı araçlara da bir bakın. Türkiye’nin diğer kentlerindekiler de farklı değil. Bu Suriyeliler kim?. ***** Mirzaçelebi ve Kocavezir taraflarına bir gidin. Öğle saatlerinde Kocavezir iş merkezinin yanındaki park Suriyelilerden geçilmiyor. Tekstilde çalışan işçiler öğle yemeklerini oradan yiyor. Yemekleri yapıp satanlar da Suriyeli. Adam elinde çanta kaçak sigarasını bile orada satıyor. Dükkan açıp ticaret yapanları saymıyorum Ya gördükleri boş arazilere çadır kurup yaşamaya çalışan Suriyeliler… ***** Ucuz işçilik diye Adana’daki çoğu işyerinde Suriyeliler çalıştırılıyor. Diğer kentlerde de öyle. Bizim gençlerimiz boşta geziyor. İşveren fazla ücret alan işçisine ‘Bak bu fiyata çalışıyorlar, işine gelirse” diyor. Aba altından sopa gösteriyor. “Sen gitsen de ben nasıl olsa bir Suriyeli bulurum” demeye getiriyor ***** Bu işin cılkı çıktı artık. Suriyelilerin gözü açılmaya başladı. Dilenenler bir yanda, hırsızlık yapanlar bir yanda. Tekstilde çalışanlar bir yanda, işyeri açanlar bir yanda. Son model araçlarda gezenler bir yanda, lüks otellerde kalanlar bir yanda. ***** Yarın ‘mafya olduk, çete kurduk’ edebiyatıyla.. Silahlarını alıp karşınıza dikilirlerse hiç şaşırmayın! Çünkü savaşmaktan kaçıp kendi toprağına ihanet eden, senin toprağını dünden satar! Biz kurtuluş savaşından kaçtık mı?