Seçim sonuçları gösterdi ki korkudan ödümüz patlıyor.
Politikacılar, ‘Acaba bir yerden ses kaydım çıkacak mı, bir görüntüm yayınlanacak mı?’ diye kaygıdan ölüyor. Bindirme kıtalarla desteklediği meydanlarda halkın gazını alıyor.
Bir parmak bal çalıyor. Ondan sonra çalıyor da çalıyor…
*****
Milletvekilleri deseniz, daha önce porno kasetleri yayınlandığı için istifa edenleri aklına getirip, "Oturalım oturduğumuz yerde sakata gelmeyelim" diye düşünüyor.
Sendikacı müsveddeleri yüzünden patronun iki dudağı arasında kalan işçiler, "Aman ekmeğimden olmayayım?" diye korkuyor. Yel nereden eserse yelkenini oraya açıyor.
*****
Emekliler deseniz Allahlık. Verilen 50–60 liralık zamma boyun eğiyorlar, direnmiyorlar, başkaldırmıyorlar. Acaba o da elimizden gider mi diye korkuyorlar.
Gördük işte, kendilerini ziyarete gelen belediye başkan adaylarına gülücük dağıtıp destek çıkıyorlar.
Sanki maaşlarını belediye başkanları veriyor.
*****
Engellilere gelince iki üç tekerlekli sandalye dağıtıp bir de güzel haberini yaptırdınız mı tamam. Sizden iyi belediye başkanı yok. Oysa çoğu engelli, trafikte bir aracın altında kalır mıyım diye sokağa çıkmaya korkuyor. Evinden çıksa rahatça gideceği yol yok. Belediyeler, merkezdeki bir kaç ana caddede engelli düzenlemesi yapıyor o kadar.
Görseniz, bütün engellilerin ana caddelerdeki apartmanlarda yaşadığını sanırsınız.
*****
Çiftçiler ve hayvan üreticileri deseniz tüccardan korkuyor. Para babaları yaslamış sırtını devlete. Gübreyi, tohumu ithal ediyorlar. Çiftçiye dayatıyorlar şunu ekeceksin diye, adam onu ekiyor. Farklı bir şey ekerse elinde kalıyor, sokağa döküyor. Çiftçi sesini birazcık yükseltmeye kalksa mazota bir zam yapıyorlar. O da korkuyor. Avustralya'dan Angus sığırı, Suriye'den koyun getirip kurban bayramında yerli üreticiyi boğmadılar mı?. Adamlar korkmasın da ne yapsın.
*****
Bir korkmayan halk kaldı.
Halkımız kimseden korkmuyor!
Semt pazarlarında atılan çürük sebze ve meyveleri toplayıp evine götürenler kimden korksun!
Çöplüklerden topladığı kağıtları ve pet şişeleri satıp çocuğuna süt parası çıkartanlar kimden korksun!
Çocuğum okusun diye yırtık ayakkabı ile dolaşanlar kimden korksun!
Nasıl olsa makarnam, kömürüm geliyor diyenler kimden korksun!
Belediye kulübelerinde ucuz ekmek sırasında ömrünü çürütenler kimden korksun!
Kredi kartı borcunu ödemek için takla attırıp adını taklacıya çıkartanlar kimden korksun!
Umutsuzluktan kahvehane köşelerinde ölümü bekleyen yaşlılar kimden korksun!...
Korkacak neleri kaldı!
*****
Bir de korkmayan devlet memurları var.
Savcıya ‘git’ diyorlar gidiyor.
Polise ‘git’ diyorlar gidiyor.
Doktora ‘git’ diyorlar gidiyor.
Aklınıza ne gelirse artık. Memur ya adam. İstedikleri yere gönderiyorlar...
‘Ya arkadaş bunun okuyan çocuğu var mı?.Bu çocuğun eğitimi yarıda kalır mı?. Okulundan ayrıldığı için psikolojik sorun yaşar mı?’ diye soran yok. ‘Ben bu adamı gönderirsem ailesi mağdur olur?’ diye aklından geçiren yok. ‘Eşi çalışıyor mu?’, ‘Hamile mi?’, ‘Hastalığı var mı?’, diye soran yok. Gönderin gitsin…
Devlet memuru gide gide ‘Gider makbuzu’ haline getirilirse, o memur korkar mı!.
*****
İşte, bu seçim sonuçları korkanlarla korkmayanları bir kez daha gösterdi.
Çürük yürekleriyle ortalıkta gezen omurgasızların, yalakaların ve döneklerin olduğu bir ortamda daha fazlası beklenemezdi.
Aslında, korkmayan bu kadar halkı ve memuru arkanıza alıp, korkanlara da bir balkon şerbeti dağıtsanız…
Bu halk var ya bu halk.
Korkuluğu koysanız onu da seçer.