‘ve
kadınlar’
diyor nazım!
***
‘bizim
kadınlarımız’
***
‘korkunç ve
mübarek elleri
ince, küçük çeneleri
kocaman gözleriyle
anamız, avradımız,
yarimiz’ diyor!
***
‘ve
sanki hiç
yaşamamış
gibi ölen ve
soframızdaki
yeri öküzümüzden
sonra gelen’ diyor!
***
bu
şiiri
ne zaman
okusam hep
aklıma anadolu
kadınları geliyor!
***
bir gün
kasrik
boğazından
geçerken ben de
‘sobe’yi yazmıştım!
okuyalım:
***
güneşi
sırtına yüklemiş
kar yüzlü çocukların
boğazından geçiyorum
***
sol
yanımda gabar
sağ yanımda cudi
karşımda şehrinnuh var
***
omzunda
çalı yüklü
kadınlar geçiyor
yanımdan!
ayaklarına karasu
inmiş gibi yorgunlar…
***
bu
yönüyle
yüreğimde
ayrı yeri var
çileli anadolu
kadınlarının!
***
bu yıl
yılın tiyatro
kadını ödülü
sevinç gediktaş’a
verildi!
***
devlet
tiyatrosu
müdürü sevinç
gediktaş ödülünü
alıp adana’ya getirdi
gururlandık!
***
şimdi
soracaksınız!
anadolu
kadınıyla
hakkari’yle
kasrik boğazıyla
ve kadın şiirleriyle
sevinç gediktaş’ın
ne ilgisi var diye!
***
ben de
sonradan
öğrendim;
***
sevinç
gediktaş’ın
anadolu kadınını
aydınlatmak
amacıyla hakkari’ye
hem de gönüllü olarak
gittiğini ve tiyatrocu
gençleri yetiştirdiğini…
***
hemen
aklınıza
‘kendisi de
hakkari’lidir’
yanıtı gelebilir!
hayır
eskişehirli!
***
yani
beyler!
siz sıcak
odalarınızdaki
koltuklarınızda
elinizde telefon
gelen mesajları
kontrol ederken!
bir kadın gönüllü
olarak hakkari’ye
gidiyor…
***
ne
garip
bir hayat
değil mi?
***
kimi
tayini
çıktı diye
hakkari’ye
gitmemek için
ankara’ya koşup
adam arıyor!
***
kimi
gittiği
hakkari’den
sağlık raporu
alıp kaçmanın
planlarını yapıyor!
***
kimi de
sevinç
gediktaş
gibi hakkari’ye
gönüllü gidiyor!
***
kadın
diyoruz
ama…
hakkari
şemdinli’de
yani sınırımızda
düşmanlara karşı
gözünü kırpmadan
kor bir dağ gibi duran
yiğitlerimiz ile sanatçı
sevinç gediktaş arasında
ne fark var!
***
anlayana
kadın
her yerde
kadın! adana
ordu, artvin, rize
eskişehir, hakkari
fark etmiyor!
***
yüreğini
sevinç’le
ortaya
koyuyor!
***
hem de
bu kadar
erkeğe inat!