hep bir
yerlere, bir
şeylere yetişme
telaşındasınız
değil mi?
***
hiç
vaktiniz
yok...
'fast live',
'fast food', 'fast
music', 'fast love'...
***
dikte
ettirilen
'yükselen
değerler',
'in'ler,
'out'lar...
***
buna
benzer
bir odada,
şanslıysanız
gökyüzünü görebilen
bir pencere ardında
bitecek hepsi...
***
dostluğu
klavyelerinde,
yaşamı
monitörlerinde
arayanlar, size
sesleniyorum!
***
hangi
tuş daha
etkilidir ki
sıcacık bir gülüşten,
ya da hangi program
verebilir bir ağaç gölgesinde
uyumanın keyfini?
***
copy–paste
yapabilir misiniz
dalgaların sahille
buluşmasını?
***
içinizi
ısıtan gün
ışığını gönderebilir
misiniz maille
arkadaşlarınıza?
sevgiyi tuşlarla mı
yazarsınız?
***
öpüşmek
için hangi
tuşlara basmak
gerekir?
ya da geri dönüşüm
kutusunda saklanabilir mi
kaybolan zaman?
****
doğayı
bilgisayarlarına
döşeyenler, neden
görmezsiniz bahçedeki
akasyanın
tomurcuklandığını?
***
ve
ıslak
toprak kokusu
var mıdır dosyalarınız
arasında?
***
koklamak,
duymak, dokunmak,
yok mu yaşam
skalanızda?
***
bilgi
toplumu
oldunuz da,
duygu toplumu
olmanıza mega
baytlarınız mı yetmiyor?!
bütün olanları
ne güzel özetlemiş
değil mi müşfik kenter...
***
evet,
yaşamı
öyle bir
ıskalıyoruz ki
hiç sormayın!
***
bakın
adana'da
bir günde
iki kişi yalnız
başına yaşadığı
evde ölü bulundu!
***
biri
yeşilevler
mahallesi'ndeki
hüseyin
külahlıoğlu...
***
diğeri
karasoku
mahallesi'ndeki
hamdi çelik!
***
'yalnız
yaşayan bir
kişi evinde ölü
bulundu'
haberinden
sonra siz olsanız
ne düşünürsünüz?
***
bir gün
evde yalnız
kalacağınız ve
böyle öleceğiniz
gelir mi aklınıza,
gelmez değil mi?
***
hani,
komşusu
açken tok
yatan bizden
değildi?
***
hani
komşu
komşunun
külüne muhtaçtı!
***
komşun
ölüyor, bir
gün sonra
haberin oluyor
neden? çünkü cep
telefonuna bakmaktan
aç komşuna 'tok musun?'
diye soramıyorsun!
***
çünkü
sana göre
sadece sen
varsın, eşin var,
çocukların var, mutfak
doluysa, ekmeğin aşın
varsa, maaşın güzelse,
iyisin, geğirene kadar
tıkın, değme keyfime!
***
ya
komşun,
acaba ne halde
soruyor musun?
***
unutma!
bugün
ıskalarsan
yarın
ıskalanırsın...