6 yaşındaki Gizem’in yakılarak öldürülmesi yürekleri ne kadar dağladıysa… Soma’da babaları ölen çocukların çığlıkları da o kadar… Gizem’i öldüren için ‘idam edilsin’ diyenler, Soma için neden sessiz kaldı?. Gizem’in çığlığı çığlık da, Soma’daki çocukların çığlığı çığlık değil mi? Adana’da bir aile çocuksuz kaldı, Soma’da yüzlerce çocuk babasız. Orada bir çocuk yandı, Soma’da yüzlerce baba… Hani nerede idam isteyenler! Çocuk yanınca mı idam gerekçesi doğar, babalar yanınca mı?. Kaç çığlık bir idam eder? İkisi de yüreğimizi yakmadı mı?. **** Tabii ki Soma başka. Siz, halka bedava kömür dağıtarak seçimi kazanırsanız, o madenin sahibinden hesap sorabilir misiniz?. Zor! Ama millet görsün diye tribüne koşarsanız, o başka. Depremlerde de tribüne koşmasını seviyoruz. İnsana en çok değer verilen Çin’in Siçuan eyaletinde 7 büyüklüğünde deprem oluyor, 41 kişi ölüyor. Marmara’da 7.4 büyüklüğünde deprem oluyor 17 bin kişi ölüyor. Çin’de evler depreme dayanıklı, demirden çimentodan çalmıyorlar. Marmara depreminde yıkılan evlerde demirle çimento bulana aşk olsun. Ellerinden gelse kolon demirlerini telden yapacaklar!. Kaç deprem yaşandı Türkiye’de. Üç gün ağladık, 5 gün sızlandık o kadar. Hepsi unutuldu. Marmara’ya gelenler ‘Hesabını soracağız’ diye mangalda kül bırakmadılar. Külü halk yuttu, mangalı alıp bile alıp götürdüler. Görün bakın yarın Soma da unutulacak. Ama her dönem idam isteyenler unutulmayacak. Çünkü yarın yine adi bir cinayet olsa yine ortalığa çıkıp idam edilsin diye yaygara koparacaklar. 6 yaşındaki Gizem’nin katili için idam sehpasını kuranlar, Doğu ve Güneydoğu’daki şehitlerin katili için hiç seslerini çıkarmıyorlar nedense?. Tribüne koşmak nasıl bir şeyse! **** Şimdi bir delikanlı çıkıp ‘maden sahibi idam edilmelidir’ desin bakalım, ne olur!. Ne olacak. Kışa kömür dağıtımı tehlikeye girecek. Sanki bugüne kadar bedava kömürle ısınıyordu millet. Eskiden yoksulluğun da bir onuru vardı. Battaniyenin üzerine iki yorgan örter, yine de komşusuna üşüdüğünü söylemezdi kimse.. Şimdi alıştırdılar bedava kömüre. Yığdılar kömürü bacasız apartmanların önüne. İşte bir seçim daha dayandı kapımıza. Bir oy bir oy. Sesini çıkarma otur oturduğun yerde. Al kömürü, çorak araziye sulu tohum ekme. Bak… Düşenin dostu yok! Gördük Soma’da nasıl geliyor tekme!