iki
dakika
durmadı!
***
durup
nefes bile
aldırmadı!
***
önce
bilge bir
öğretmen
edasıyla iyice
süzdü herkesi!
***
ardından
göz
teması
kurdu!
***
ve
başladı
çalıştayı
yönetmeye!
***
unicef’in
gaziantep’teki
çocuk hakları ve
medya çalıştayında
doç. dr. esra arcan’ı
heyecanla dinliyoruz!
***
öyle
bir beyin
fırtınası
estirdi ki
şaşırıp kaldık!
***
hepimizi
çekti
tartışmanın
yüreğine!
***
ben
dahil!
doğrusu
kimse
böyle fırtına
beklemiyordu!
***
tabi
ilaç
prospektüsü
gibi ne dediği
belli olmayan
akademisyenleri
görüp, dinledikçe
doç. dr. esra arcan’ın
farkını o an orada
daha iyi kavradık!
***
akıcı
dili ve
zengin
türkçesiyle
çalıştayda kullandığı
cümleleri ve paylaştığı
deneyimleri bile arcan’ın
bilgeliğini ele veriyordu!
***
istanbul
üniversitesi
iletişim fakültesi
bu yönüyle şanslı
ama öğrencileri daha
şanslı diye düşündük!
kahve arasında hep
bunları konuştuk!
***
kahve
aralarını
severim, kimi
yer içer, tüttürür!
kimi
akademisyenin
çevresini sarıp
bilgeliğinden
yararlanır!
***
işte
böyle
bir kahve
arasında esra
arcan çocuk ve
haberi anlattı bize
bir sosyolog gözüyle!
***
meğer
ne yanlışlar
yapmışız
hayatta!
***
bir
haber
uğruna
meğer ne
çocukları
incitmişiz
hiç farkında
bile olmadan!
***
suça
itilmiş
çocukları
meğer yerden
yere vurmuşuz
insafsızca!
***
boy
boy
fotoğraflarını
koymuşuz! ve
açık açık adını
yazmışız, adeta
linç etmişiz onları
gazete satırlarıyla!
***
unicef
iyi ki böyle
bir çalıştay
yapmış, iyi ki
bizi aydınlatmış!
***
unicef
türkiye iletişim
bölüm başkanı
sema hosta iyi ki
buluşturmuş bizi!
***
o
an
keşke
cumhuriyet
başsavcısı ömer
faruk yurdagül de
‘haber dili açısından
çocuk’ konulu farklı
bir çalıştay yapsa
ve
adana’daki haberler
suça itilmiş çocukları
değişik bir dille anlatsa
diye geçirdim aklımdan!
***
çünkü
bu
güne
kadar hep
yanlış yapmışız
ve yanlış yazmışız
suça itilen çocukları!
***
meğer
çocuk
çocukmuş!
***
doç.
dr. esra
arcan bu acı
gerçekleri de
öğretti unicef’in
çalıştayında!
***
hem de
kahve
arasında!