Polisleri şamar oğlanına çevirdiler.
Meslek, meslek olalı bu kadar zulüm görmemiştir.
Biri gözaltına alıyor, diğeri tutukluyor
Biri itiraz ediyor, diğeri serbest bırakıyor
Biri serbest bırakılanlara itiraz ediyor, diğeri yine tutukluyor.
Biri yine tutuklamaya itiraz ediyor, diğeri yine serbest bırakıyor.
Ağızlarına biber sürülür diye kimse yazmıyor bunları.
*****
Polislerin aileleri de, karakol, emniyet, adli tıp, adliye arasında mekik dokuyor.
Mahkeme tutuklarsa ağlıyorlar, serbest bırakırsa seviniyorlar.
İtiraz üzerine tutuklarsa yine üzülüyorlar. İtiraz üzerine serbest bırakırsa seviniyorlar.
Pazar bulmacasını geçti.
İnanın, en zor sudoku oyununu bile bundan daha çabuk çözersiniz.
*****
Gelişmelere bakalım.
Nisan ayında Adana’da polisler için soruşturma başlatılıyor. Hepsinin ifadesi alınıyor ve serbest kalıyorlar.
Ne hikmetse 27 Ağustos’ta düğmeye basılıyor. Hani şu yeni yöneticinin genel başkanlığa seçildiği gün.
Savcı, direk tutuklanmalarını ve Sulh Ceza Hakimliği’ne sevk edilmelerini istiyor.
Akşam saatlerinde hepsi alınıp, emniyette tutuluyor. Adli Tıp Kurumu ve Adliye derken sabaha kadar sorgulanıyorlar.
Ardından adli kontrolle serbest bırakılıyorlar.
Aileleri de sabaha kadar adliyenin önünde ve arkasında bekliyor. Hatta adliyenin önünde bekleyen aileler uzaklaştırılıyor ve başka bir yere gitmeleri isteniyor. İsteyen kim, polis!
Polis, ‘Polisin eşine ve yakınlarına burada durma’ diyor.
*****
Daha önce yasa dışı dinlemelerden dolayı hakkında dava açılan ve davası süren Emniyet Müdür Yardımcısı İsmail Bilgin de destek amacıyla orada bekliyor.
‘Kişisel verileri usulsüz ele geçirme’ iddiası gibi çeşitli ‘unsurlardan’ gözaltına alınan polisler şimdilik serbest kaldı.
Çıkıp biri itiraz etmezse tabi…
İtiraz olursa… Yine başa dönülecek.
‘Dön baba dönelim’
*****
Bu polisleri kim gözaltına alıyor, polis…
Yani, aynı masada oturup yemek yediği, nöbet tuttuğu, ağlayıp güldüğü, acı günde tatlı günde omuz omuza verdiği arkadaşı gözaltına alıyor.
Bir polisi, meslektaşının gözaltına alması nasıl bir duygudur. Bunları sormak gerekir.
Eşlerine gelince… Evinde ağırlayıp misafir ettiği ve çay kahve içtiği komşusunun eşinin gözaltına alınması, tutuklanması, serbest bırakılması, sonra yeniden tutuklanması, sonra yeniden serbest bırakılması ve komşularının adliye önünde sabahlamasını nasıl karşılıyorlardır acaba?.
Kendi başlarına böyle bir şey gelse nasıl karşılanmasını isterlerdi.
Şimdi, gözaltına alanlarla, alınanlar nasıl göz göze gelecek, nasıl birbirlerine güvenecekler?
*****
İtiraz üzerine tutukluyoruz
İtiraz üzerine serbest bırakıyoruz
İtiraz üzerine yaşıyoruz, itiraz üzerine…
Birileri yazıyor işte.
İstanbul ve İzmir’de de aynı.
Yarın hangi kentte ‘kumpanya’ belli değil.
Kelle fiyatına hürriyet
Seyretmek bedava!
Mustafa Özke