Hacettepe Üniversitesi Devlet Konservatuarı ile Ankara Üniversitesi’nde girdiğim tiyatro sınavlarını o gün kazansaydım, bugün kesinlikle Molière’in Tartüffe adlı oyununda oynamak isterdim. Çünkü tam zamanı! İsteseniz böyle bir dönemi ‘imkanı yok’ bulamazsınız. Adana Valisi Ziya Paşa, Molière'in Tartüffe adlı eserini “Tartüf yahut Riyanın Encamı” adı ile çevirerek Türk edebiyatının ilk manzum tercüme piyesi olarak ortaya koymuş. Ne iyi etmiş. Demek ki Adana’ya ne kıymetli valiler gelmiş, ne değerli eserler üretmiş. Böyle valileri görmek gurur veriyor. Atatürk Parkı’na onun heykelini dikenlere de helal olsun. 1878 yılında Adana’ya vali olarak atanan Ziya Paşa, Bursa Valisi Ahmet Vefik Paşa’yı örnek alarak bir de tiyatro binası inşa ettirmiş. Hatta temsil vermek üzere İstanbul’dan bir tiyatro heyeti getirtmiş. Ziya Paşa, 2 yıla yakın valilik yaptığı Adana’da 17 Mayıs 1880’de sirozdan vefat etmiş. Büyük bir cenaze töreninin ardından Ulu Camii yanına defnedilmiş. Vali Abidin Paşa 1881’de onun için türbe yaptırmış. Ziya Paşa’dan günümüze gelirsek, Fransız yazar Jean Baptiste Molière, yıllar önce sahnelenen 5 perdelik tiyatro oyununu sanki bugünleri görerek yazmış, diyebiliriz… Demek ki her dönemde bir sahtekar, üçkağıtçı, düzenbaz çıkıyor. Oyunda, sahte sofu, ikiyüzlü, çıkarcı ve işgüzar Tartüffe, hoşlarına gittiği biçimde görünmesini bilerek Orgon’un evine yerleşir; malına konmak, kızını elde etmek, eşini ayartmak üzeredir. Son dakikada gerçek ortaya çıkar ve kralın işe karışmasıyla aile varlığına yeniden kavuşur. Tartüffe adı, ikiyüzlü (mürai), yalancı insan tipinin simgesi olarak sıfatlaşmıştır. Tartüffe aslında bir tür danışmanlık ve eğitmenlik rolüyle bir burjuvanın evine kapağı atmış, dindar görünüşlü bir sahtekârın serüvenleri üzerine kuruludur. Herhalde Molière yaşasaydı, günümüzdeki Tartüffeler üzerine de anlamlı bir oyun yazardı… Dedim ya tam zamanı. Belki Ziya Paşa olmazdı ama biri çıkıp o eseri ‘Hemen Çevir’ sitesinde kopyalar ve Türkçeye çevirirdi. Sonra kitap haline getirir, bir de imza günlerine katılırdı. Yani her dönemde Tartüffe gibi çıkarcı, dostunu yarı yolda bırakan, her dönemin lekesini, pasını, pasağını yalayan, yıkayan, temizleyen nankör birileri çıkıyor işte. Etere batırılmış pamuğun, gömlekteki ruj izini sildiği gibi. İspirto’nun yağ lekesini temizlediği gibi Bir parça pamuğun ve limon kolonyasının çay lekesini ortadan kaldırdığı gibi… Bunları artırmak mümkün Ama bir şeyi aradım bulamadım Kitaplar yazmıyor İnternet'te de yok. Bulsam kopyalayıp yapıştıracaktım Merak ettim Kömür karasını ne temizler? Malum mevsim kış, havalar iyice soğudu Oy uğruna kömür dağıtılan yurttaşların elleri kirleniyor Acaba kömür lekesine makarna suyu iyi gelir mi?