Kadın, yüzündeki sedefi kanser maskesi ile kapatmış, kapıdan içeri girmeye utanıyor. ‘Göğüs kanseriyim. İlkokulda üç çocuğum var. Onlar için yardım topluyorum’ diyor. Dokunsam ağlayacak. Eşini genç yaşta kaybetmiş. Devletten aldığı 600 liranın 200 lirasını iki odalı evin kirasına veriyormuş. Mutfak masraflarını, elektriğini, suyunu ve çocukların harçlığını varın siz düşünün! ***** Bilirsiniz. Sekreterin tanımadığı kişiler için müdür genellikle toplantıdadır. Adana Valiliği’ni aradım. Santral memuru olarak nezaketli ve kibar biri çıktı. Kimi, ne için aradığımı ona anlattım. Beni özel kalem müdürüne bağladı. Özel kalem müdürüne de anlattım. O da beni sekreterine bağladı. Sekreterine de anlattım. Sağ olsun beklediğim cevabı verdi; ‘Müdür toplantıda. Telefonunuzu verin. Biz size dönelim’ Suç bizde. Zamanında kendimizi tanıtsaydık bunlar olmayacaktı. ***** Santralden özel kalem müdürüne, özel kalem müdüründen sekretere… Memlekette memur çok İyi de… Ben kapımıza yardım için gelen kadının sorununa çözüm bulamadım. Yaşadığı ilçenin kaymakamını aradım. O da kadının ihtiyaçlarını kendi cebinden karşılamış. Kaymakam kapısına gelen her muhtacın ihtiyacını cebinden karşılayacak değil ya!. Köşkün bütçesini yüzde yüz artırana kadar şu garibanların ayda aldığı 600 liraya zam yapsanız olmaz mı? ***** Valiliği aradım. O ona bağladı, o da başka birine. Hala cep telefonumu arayan olmadı. Şimdi Başbakanlığı arasam! TOMA’ları tamir ettirdikleri için yoğundurlar. Bu kadar yoğunlukta o ona bağlayacak, o ona bağlayacak, o ona bağlayacak. Bağlama çekecekler. Soracağım şuydu; ‘Kanserli kadının ilkokulda okuyan üç çocuğuna sahip çıkabilir miyiz?’ Artık, müdür ararsa anlatırız!