ölü evi!
yaşlı
kadın
turşusunu
yanında
getirmiş!
***
'tatlı
irmik mi
halka mı?'
diye soruyor
camiden çıkıp
gelen adam...
***
yan
apartman
komşumuz
rıza beyin eşi
kanserden öldü!
***
adam
bir mevlit
okuttu, bir
yemek verdi!
verdiğine pişman
oldu demeyeceğim
ama...
***
yemek
dağıtmaktan
eşinin acısını
unuttu, garibim!
***
ben
çocukken
halk ölü evine
yemek götürürdü,
şimdi ölü evinden
yemek götürüyorlar!
***
45
yıla yakın
oldu, ama
unutmadım!
***
o
zamanlar
zeytinlik
diyorlardı
sonra
yeşilevler
adını verdiler
bizim mahalleye!
***
işte o
mahallede
veysi adında
bir genç şehit
olmuştu, kazada
öldüğünü söylediler!
***
berber
turgut, iğneci
abdi, inşaatçı sabri
gibi mahallenin ileri
gelenleri para toplayıp
şehidin babasına
yardım ettiler!
***
mahalledeki
kadınlar, kazan
koyup her gün
bir kaç çeşit yemek
yetiştirdiler, cenaze
evine gelenler için!
***
sabah
çay
şeker
getirenler mi
dersiniz...
akşam tabak
tabak yemek
getirenler mi!
***
bir de
evinde
lokma tatlısı
yapıp veysi
için mahallede
dağıtanlar vardı!
***
veysi
askere
giderken
herkese veda
etmiş, ellerinden
öpüp helallik dilemişti
bu yüzden mahalle halkı
onun için ayağa kalkmıştı!
***
o
şehit
olduktan
sonra mahalle
halkı annesi ve
babası evlat acısı
yaşamasın diye
seferber olmuştu!
***
bırakın
televizyonu!
yüksek sesle
radyo dinleyen
bile görmedim
mahallede...
***
şimdi
10. katta
biri ölüyor
2. kattakinin
haberi olmuyor!
apartmanın önüne
cenaze çadırı kurulursa
'eller görsün' diye gidip
oturuluyor!
***
üçü
yedisi
kırkı
elli ikisi
derken
yemekler
veriliyor ve
yemeği cenaze
sahibi düzenliyor!
aynı komşumda
olduğu gibi!
***
artık
komşuluk
öldü, yemek
getiren yok!
hazır yemek
şirketleri devreye
giriyor, bütçe neyse
ona göre sofra
düzenleniyor!
***
artık
kazan
yok yemek
kaynatılan...
şirket geliyor
fiyat listesi veriyor
paran varsa kavurma
yoksa etli pilav çorba
o da yoksa lahmacun!
***
veysi'de
gördüğüm
o dayanışma
artık kalmadı!
ve böyle giderse
tabutu kaldırmak için
dört kişi zor bulacağız!
***
biz bu
değiliz!
geleneklerimiz
göreneklerimiz
bu değil!
***
eskiden
iyi
günde
kötü günde
etle tırnak gibi
kenetlenirdik,
şimdi gittiğimiz
cenaze evine
yemeğin yanında
tat versin diye turşu
götürür hale geldik!
***
'yemekten
sonra hangi
tatlı var?' diye
soruyoruz!
***
artık
fabrika
ayarlarına
dönme vakti
geldi de
geçiyor!
***
dostluk
kardeşlik
komşuluk
duygularının
daha çok
pekiştirilmesi
için çabalamalıyız!
***
bunu
valilik mi
belediye mi
müftülük mü
kim yapar
bilmiyorum
ama...
***
bir
yerden
başlamak
gerekiyor!
***
önce
kendimizden
örneğin...