Kandil’den geliyorlar.
Dağ taş bayram yeri.
Davullar zurnalar… Ne ararsanız artık!
Partinin genel başkanından milletvekillerine, İHD yetkilileri ve 30 avukattan oluşan gruba kadar hepsi orada.
Canlı yayın yapan televizyonlar zılgıt seslerinden inliyor.
Gönüllü seçilen 50 kişi Türk adaletine teslim oluyor.
*****
Bizimkiler de Musul’dan geliyor.
49 görevli 101 gün sonra kurtarılıyor.
Tabii herkes ‘Biz de ne babayiğitler varmış da haberimiz yokmuş!’ diyor.
Doğru … Sosyal medyada gözünü kırpmadan insanların kafasını keserken ve askerleri hunharca parçalarken görüntülenen bir örgütün elinden 49 kişiyi hem de gül bahçesinden çiçek toplar gibi kurtarmak her babayiğidin harcı değil !.
Nasıl bir operasyonsa artık hiç kimsenin burnu kanamamış.
Adana tabiriyle “Valla helal olsun dayı”
*****
Hani davul zurnadan vazgeçtik.
Nedense Musul’dan gelenlerin bindiği aracın perdelerini bile açmadılar?. Açsaydınız da esaretlerinin bittiğini anlasalardı.
Hayırdır?. Neden o perdeleri kapattınız?.
‘Gizlediğiniz bir şey mi var’ diye merak ettik.
Neyse uçağa binerken gördük başkonsolosu.
Hiç öyle 101 gün esir kalmış gibi bir görüntüsü yoktu yani.
Demek ki iyi bakmışlar kendisine!
*****
Elbette göreceksiniz.
Dünya bu operasyonu konuşacak.
Peşini bırakmayacak.
En azından, ‘Süleymaniye’de 11 askerin başına çuval geçirilirken neden böyle bir operasyon yapamadınız?’ diye soracak.
‘Bu insanları, böyle kanlı bir terör örgütünün elinden tereyağından kıl çeker gibi nasıl kurtardınız?. Şunun sırrını bir de bize açıklayın?’ diyecek.
Hani ülkeler arasında komutanlar, diplomatlar gelip gidiyorlar ya..
Yabancı komutan geldiğinde, “Once you tell me Necdet” diyecek mutlaka. (*)
Ya da diplomat geldiğinde soracak; “What's up Hakan?”…(**)
*****
Kolay değil.
101 gün.
49 insan ne yedi, ne içti.
O bebelerini neyle besledi?.
Nasıl korudular o yavrucakları?.
Her gün dünyaya korku salan ve dehşet verici görüntülerle insanların içini karartanların elinde nasıl yaşadılar?
Elbette bunlar da merak ediliyor.
Ama ben en çok şu karşılama işine bozuldum.
Aracın perdelerini açıp daha iyi karşılanabilirlerdi.
Değil mi Fatih?
Alo Fatih…
Yaz bunları da yaz!
---
* “Once you tell me Necdet” : Hele bir anlat Necdet?
** “What's up Hakan?” : Ne iş Hakan?
Mustafa Özke