Geçen gün, “Çocuğun biri” tel örgülerle sıkı korunan Diyarbakır 2'nci Hava Kuvvet Komutanlığı’na girmiş. O kadar askere rağmen direkteki Türk bayrağını indirmiş.
Çocuğum aşağıdan ipi kesseydin ya, direğe niye tırmandın.
Direkten düşseydin ellerin uf olurdu.
Dua et, ‘sokağın ortasında Berkin Elvan’a sıktığı gibi’ sıkan biri çıkmadı karşına.
Sonra sen de “Ölmüştür geçmiştir” olurdun.
Ne işin var senin tel örgülerin içinde, gel seni ana sınıfına yazdıralım.
****
1984’ten beri böyle avutuluyoruz.
Siirt'in Eruh ve Hakkâri'nin Şemdinli ilçelerinde karakollara ve askeri lojmanlara saldırı düzenleniyor. Bombalı ve silahlı saldırıda nöbetçi er Süleyman Aydın ölüyor, 3 sivil, 9 asker yaralanıyor.
‘Sabrımızın sınırlarını zorlamayın’ diye sert çıkıyoruz
****
Elazığ'da teröristler tarafından kaçırılan 9 mühendis, Şırnak'ın Güçlükonak ilçesinin Çevrimli köyünde 12'si çocuk, 7'si kadın 27 kişi, Mardin'in Midyat ilçesinde 19 kişi, Hakkari'nin Çukurca ilçesi yakınlarındaki 3 jandarma karakoluna saldırdı düzenleniyor ve 17 asker öldürülüyor.
“Sabrımız taşmak üzere” diyoruz
****
Bitlis’in Tatvan ilçesinde, durdurulan bir minibüsteki 13 kişi kurşuna diziliyor. Van'ın Bahçesaray ilçesine bağlı Sündüzlü yaylasında 24 kişi öldürülüyor.
“Sabrımız kalmadı” diye yürüyoruz
****
Bu eylemlerin hepsini yazacak halimiz yok ama saldırılardan sonra yapılan açıklamaları yıllara göre özetleyebiliriz.
“Tahammül sınırlarımızı zorluyorsunuz”
Kısa bir reklam arası.
“Sabrımız kalmadı”
Parmaktan sonra…
“Sabrımız taşmak üzere”
Parmak!
****
Yıl 2014. Diyarbakır Lice’de Türk bayrağı bir gösterici tarafından direkten indiriliyor.
Yöneticiler yine sert açıklama yapıyor: “Tahammül sınırlarını zorlayan bu tür eylemlere…”
Anlayacağınız, 1984’den beri ‘Tahammül sınırlarımız zorlanıyor’
Biraz daha zorlasalar ‘sınır’ kalmayacak.
Her eylemden sonra “sabrımıza kaldığımız yerden” devam ediyoruz!
****
Bu çağda…
Yedi düvele rest çeken Atatürk gibi deha bir komutan olsaydı da Türk bayrağına el uzatanları bir görseydik.
Var ya!
Var ya!!!