Ne hayaller kurmuştuk bu bayram için ama, sabaha kadar başucunda sakladığı yeni ayakkabılarını giyip sokaklarda canı istediği gibi koşturamadı çocuklar... Şeker istemek için mahalledeki komşularının kapısını çalamadı. Hatta hiç yorulmak bilmeden apartmandaki komşularını tek tek ziyaret edip, nefes nefese kalmış bir şekilde “Bayramınız kutlu olsun” diyemedi. Çocuklar hasretle sarılamadı büyüklerine, onlarla aynı kahvaltı masasına oturamadı, onlardan harçlık alamadı. Yaşlıların gözü kapıda kaldı bu bayram. Çocuklarım, torunlarım gelecek diye bekledi ama sokağa çıkma kısıtlamasından dolayı kimse gelmedi.
Korona virüs salgını yüzünden aileler sabah kahvaltısında toplanamadı. Demlenmiş çayın kokusu ve fırından çıkmış ekmeğin buğusuyla yoğrulmuş sohbetlerden uzak kaldılar. Kaldılar ama yine de görüşmenin bir yolunu bularak, telefonda hasret giderdiler. Kimi sesiyle ulaştı sevdiğine, kimi görüntüsüyle...
*****
Ve geldik bu güne!
Ramazan Bayramı'nda görüşemediğimiz günlerin acısını çıkartır gibi bir halimiz var.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın, "Kontrollü Sosyal Hayat, salgına karşı yeni hayat tarzıdır. Özü, hep birlikte tedbirdir." demesine rağmen, sanki hiçbir tehlike yokmuş gibi dolaşıyoruz sokaklarda, caddelerde...
Sanki tehlike çenemizdeymiş gibi maskeyi çenemize takıp, ağzımız ve burnumuz açıkta geziyoruz. Ya kol kola gezen gençlerin maskeyi ellerinde tespih gibi sallamalarına ne demeli?
Hastane koridorlarında dip dibe oturanlara ne demeli?
Çevrede hiçbir tehlike yokmuş gibi özel otomobillerinde çoluk çocuk maskesiz dolaşan ailelere ne demeli?
Peki, nerede kontrollü sosyal hayat?
Korona virüs salgını henüz tam anlamıyla kontrol altına alınmış değil, tehlike devam ediyor.
Bakan Koca'nın kontrollü sosyal hayat diye üstüne basa basa söylemesi bundan... Elbette sokak kısıtlaması kalktı, sokağa çıkacağız, alışverişlerimizi yapacağız, ama bulunduğumuz ortamı kontrol ederek, maskemizi takarak, çalıştığımız ortamı temiz tutarak ve kişisel temizliğimize dikkat ederek...
Ama Adana'nın sokaklarına caddelerine ve semt pazarlarına baktığınızda kontrollü sosyal hayatı görmek mümkün değil!
*****
4 bin 500'den fazla insanın yaşamını kaybettiği Türkiye'de ve Adana'da kontrollü sosyal hayat aşamasına kolay gelinmedi.
Adana Valisi Mahmut Demirtaş'ın üç aydan daha fazla süredir gecesini gündüzüne katıp, yoğun bir şekilde çalışmasıyla bugünlere gelindi.
Virüsün yayılmaya başladığı ilk günden bugüne kadar tüm Adanalılara 'evinizde kalın' çağrısı yapan Vali Mahmut Demirtaş, halkını korumak için kendi sağlığını tehlikeye attı, evine gitmedi. Gece geç saatlere kadar toplantılar düzenleyerek, kendine bağlı birimlerin koordinasyonu sağladı. Siz evinizde mışıl mışıl uyurken, Vali Demirtaş, Adana'ya giriş çıkış noktalarındaki çalışmaları denetledi. Hangi hastanede kim ne yapıyor, hangi ambulans nereden hasta alıp hangi hastaneye götürüyor, hangi Vefa ekibi hangi ilçedeki dağ köyünde insanlara gıda yardımı ulaştırıyor, semt pazarlarında maske dağıtılıyor mu, halk yasaklara uyuyor mu?, market ya da süpermarket sahipleri sağlıklı gıdanın halka ulaştırılmasında nasıl çalışıyor?, kısıtlama günlerinde halka ekmek, su gibi ihtiyaçları ulaştırılıyor mu?.
Artık aklınıza ne gelirse...
Yani sokağa çıkma kısıtlamalarının yaşandığı günlerde kimse mağduriyet yaşamasın diye ne gerekiyorsa Vali Mahmut Demirtaş, tüm bunların koordinasyonunu başarıyla yerine getirdi ve başından beri kararlı bir tutum sergiledi.
*****
Şimdi sokağa çıkıp, ağzınızı ve burnunuzu koruyacak maskeyi elinizde tespih gibi sallarsanız, yüzünüzü korumanız gereken maskeyi çenenize indirirseniz... Semt pazarında gerekli kontrolü sağlamadan gezerseniz, sosyal mesafe kurallarına uymazsanız, gittiğiniz lokantada, restoranda, kafeteryada eski günlerdeki gibi dip dibe oturursanız...
Vali Mahmut Demirtaş'ın bu kadar emeğine, alın terine ve gayretine yazık etmiş olursunuz! Vali Demirtaş'ın koordinasyonunda çalışan tüm ekiplerin; Kızılay'ın, Vefa gruplarının, güvenlik güçlerinin, sağlık çalışanlarının emeğine yazık etmiş olursunuz.
Bakın doğu ve güneydoğunun bazı kentlerinde taziye ve düğün evlerindeki duyarsızlık yüzünden korona virüs salgını yeniden hortladı. Bazı mahalleler karantina altına alındı.
Artık, kontrollü sosyal hayat için elimizden geldiği kadar gayret edelim. Kendimize ve karşımızdaki insanlara saygı duyalım. Sokağa maskesiz çıkmayalım, özellikle kişisel temizliğimize azami gayret gösterelim.
Taziye ve düğün evlerine gidip hiçbir kurallara uymayanların, maske takmayanların, temizliğine dikkat etmeyenlerin korona virüs salgınına yakalandıklarını ve bu tehlikenin henüz tam anlamıyla bitmediğini unutmayın.
Eğer eski normal günlere dönmeye çalışırken istenen kurallara uymazsak, ikinci dalga beklenenden daha erken yakamıza yapışabilir.
Lütfen bu salgını Adana'ya bir daha yaşatmayın!