Zonguldak Armutçuk’da 1983 yılında 103 madencimiz, 1992 yılında Kozlu’da 263 madencimiz, 13 Mayıs 2014’de Soma’da 301 madencimiz ve daha sonra 28 Ekim 2014 tarihinde 18 madencimiz, geçtiğimiz gün Siirt’te ise 4 madencimiz yaşanılan maden kazaları sebebi ile yaşamlarını yitirdiler.
**
Yıllar geçiyor sayılar ve tarihler değişiyor ama yaşanılan durum aynı. Madencinin değeri yok. Sadece madencinin değil ailesinin de değeri yok. Bir olay yaşandıktan sonra kısa bir süre televizyonlarda, gazetelerde, toplantılarda her yerde madencilere ve madenci yakınlarına destek çığlıkları oluyor. Daha sonra ise kendi hallerine bırakılıp unutuluyor.
**
2014’de, 13 Mayıs 2014 tarihi ile 28 Ekim 2014 tarihleri arasında yaşanan maden kazalarında yaşamını yitiren madenci yakınlarına SGK’ya olan borçlarının silinmesi¸ aylık bağlanması ve kamuda istihdam sağlanması için yasa çıkarıldı.
**
O zaman bile yasa, olayın gerçekleştiği yer ve zaman ile sınırlı tutulduğu için zor durumlara yol açtı. Maden kazalarında yaşamını yitiren bazı madencilerin yakınları bile bu haktan yararlanamadı küçük bir miktar ölüm maaşı ile kaderlerine terk edildi.
**
Maden kazasında yaşamını yitiren bir madencinin yakınlarının yasalardan faydalanabilmesi illa o tarihte ve o yerde mi yaşamını yitirmesi gerekiyor? O tarihten sonra ölümler bitiyor mu? Kazalar son buluyor mu? .
**
İşte, bu durum madencilerin bir kısmının canını değerli, diğer kısmının canını değersiz kılıyor. Eşitliğin sağlanması ve her madenci yakınına eşit hak tanınması gerekiyor. Çünkü o madenlerde çalışanlar aynı koşullarda çalışıyor aynı koşullar sonucu yaşamlarını yitiriyor.