Atrial septal defekt, doğuştan kalp hastalıkları içinde en sık rastladığımız, en az tehlikeli olan kalp deliklerinden birisidir.
Kalbin sol üst boşluğu ile sağ üst boşluğunu birbirinden ayıran interatriyal septum adını verdiğimiz duvar üzerindeki deliklerdir bunlar. Üç farklı tipi vardır. En çok sekundum dediğimiz tipi ile karşılaşırız. Daha az olarak sinüs venosus ve primum tipleri vardır. Bu delik nedeniyle kalbin sol üst tarafından sağ üst tarafına kan geçişi olur.
Hastalığın belirtileri genelde deliğin büyüklüğü ile ilgili olarak ortaya çıkar. Küçük ASD’ler hangi tip olursa olsun çoğunlukla herhangi bir sıkıntı yaratmazlar ve bir tedavi girişimi gerektirmezler. Hatta bunlar çoğu kez bir başka sebeple tetkikler yapıldığında tesadüfi saptanırlar. Orta ve büyük delikler ise kalbin sağ boşluklarında büyümeye neden olurlar. Bazen akciğer damarında akımla ilgili hafif darlıklara bağlı üfürüm sesi duyulabilir. Kalp sesi değişiklikleri, S2’de çiftleşme dediğimiz, duyulabilir. Bazen başka bir sebeple akciğer filmi çekildiğinde kalp büyüklüğü saptanır ve ek tetkiklerle ASD saptanır.
ASD deliği...Kapatma öncesi
ASD, hele de sekundum tip ise büyük dahi olsa diğer kalp deliklerine göre daha iyi huylu olduklarından ağır kalp yetmezliği veya akciğer damar basıncında yükselme çok özel bazı durumlar dışında çok uzun yıllar boyunca, hatta 20, 30’lu yaşlarda dahi ortaya çıkmayabilir. Hastalığın kesin tanısı için mutlaka ekokardiyografi ile bakılması gerekir.
ASD delikleri (ve bazı başka hastalıklar), belirti vermeden gizli kalma özellikleri bilindiğinden biz çocuk kardiyologları, doğum sonrası ilk 6 ay veya 1 yıl içinde herhangi bir şikayetleri olmasa bile bebeklerin mutlaka ekokardiyografik değerlendirilmelerini isteriz.
Orta ve büyük ASD’lerin, hangi tip olursa olsun kapatılması gerekir. Sekundum tip ASD’leri, günümüzde neredeyse bütünüyle anjio yoluyla ameliyatsız, bu delikler için geliştirilmiş cihazlarla kapatabiliyoruz. Bu hastaların deneyimli bir gözle değerlendirilmeleri son derece önemli tabi. Kapatılma işlemi hastadan hastaya değişmekle beraber genel olarak çok uzun olmayan bir süre içinde, riskleri en aza indirilmiş bir şekilde anjio salonunda gerçekleştirilir. İşlem sonrası bir gece yatış sonrası ertesi gün taburcu olan hastalar gündelik yaşamlarına devam edebilirler, okullarına, işlerine gidebilirler. ASD’nin kapatılma yaşı, eğer öncesinde bir problem yok ise (nadiren olabilir, mesela Down Sendromu olan çocuklarda bazen daha ağır seyirli olabiliyor) 3-4 yaş arasıdır. İşlem sırası ve sonrası erken dönemde karşılaşılabilecek en önemli sorun cihazın deliğe yerleştirildikten sonra yerinden çıkması ve kalbin bir başka yerine kaçmasıdır. Böyle bir durumda cihaz kaçtığı yerden tutularak çıkarılır ve bir başka cihazla kapatma işlemi yapılır.
ASD deliğinin anjio ile ameliyatsız kapatılma sonrası
Sekundum tip dışı ASD’ler ise günümüzde şimdilik halen en güvenilir şekilde cerrahi yol ile yani ameliyatla kapatılmaktadır. Açık kalp ameliyatı ile yapılan bu kapatmaların da riskleri oldukça düşürülmüştür. Sonuç olarak ASD delikleri takipleri ve tedavileri ile korkmayı gerektiren ağır doğuştan kalp hastalıkları değillerdir.
Kliniğimizde de bu tür işlemler yaklaşık 18 yıldan beri yapılmaktadır. Çok sayıda çocuğumuza ameliyatsız işlem ile ASD kapatılması yapılmıştır.
Sizlere ve çocuklarımıza sağlıklı günler dilerim…