Otuz yıl kadar önce bilgisayarlar dünyamıza ilk olarak oyunlarla girdiler ve bu dijitalleşme çağının ilk adımlarıydı. Oyunlar, bilgisayarların özellikle genç nüfusta hızla etkin olmasını ve çok satılmasını sağlayan etkili bir aracı oldu. Sonrasında masaüstü ve dizüstü bilgisayarlar yaşamın her alanına nüfuz ettiler. İkibinli yıllardan biraz önce de cep telefonları çıktı. Hızla yaygınlaştılar ve 15 yıl önce de akıllı cep telefonları ile artık bilgisayarlarımız, kameralar, internet birleşerek dijitalleşmede bir başka çağa geçildi.
Akıllı cep telefonları ile birçok sosyal medya platformuna ulaşmak mümkün şu anda. Sayısız oyunu oynamak, fotoğraf ve hatta film, video çekmek çok kolay cep telefonları ile. Akıllı telefonlar tüm dünyada çok yaygınlaşmış, herkese ulaşabilmiş nadir aygıtlardan biri ayrıca. Neredeyse çocukluk çağından en ileri yaşlara kadar herkesin elinde bulunabiliyor.
Bu yaygınlaşmış hali ile elbette sorunların da ortaya çıkmasına neden oluyor. Sorunlardan birisi neredeyse ilk 3 yaş içerisinde çocuğu oyalamak adına kimi müzikli, renkli videoların sık ve uzun süre kullanılmasıdır. Böylece ekran bağımlılığı denilen hastalıklı tutum başlamış olur. İlerleyen dönemde bu durum önce uzun sürelerle oyun oynama aracı olarak kullanılması, yine kimi sosyal medya mecralarındaki tik tok, reels gibi durmadan değişen kısa videolara takılarak vaktin büyük kısmını buralarda geçirme şeklinde bir hal alır. Bu durum ergenlerde ve gençlerde yani okul çağında daha fazla olur ve öğrenme, ödev yapma, okuma gibi süreçlerde ciddi duraklamalara yol açar. Dikkat eksikliğinin çok önemli sebeplerinden birisi bu dönemde akıllı telefonlar/oyunlar/sosyal medyada çok fazla vakit geçirilmesidir. Ergenlik dönemi ve sonrasında bu kez dijital ortamda sosyalleşme denilen instagram/whatsapp benzeri uygulamalarda sürekli arkadaş veya grup mesajlaşmaları ile yine dikkatin bir tarafa yönlendirilememesi durumuyla devam eder gider.
Oysaki çocuk ve ergen döneminin duygusal ve bilişsel gelişimi sanal ortamlardan daha fazla gerçek hayatın içinde olmayı, arkadaş edinmeyi, ev, okul diğer çevresel ortamlarda sağlıklı ilişkiler kurmayı, kitap okumayı, oyun oynamayı, gözlem yapmayı gerektirir. Tüm bunların sonucunda sağlıklı bir birey olma yolunda ilerlenir.
Spor, müzik, güzel sanatlara çocuğun yönlendirilmesi, hafta sonu veya tatillerin çevre, doğa, kültür gezileri ile doldurulması. Aile ile birlikte güçlü ve dolu dolu zaman geçirilmesi çocuğun ilerleyen yaşlarında ve yaşamında pozitif anlamda bir ruhsal, zihinsel gelişim sağlayacaktır.
Henüz dijital veri sağlayan ve yaşamı kolaylaştırdığı düşünülen bu araçların doğrudan organ sistemleri üzerine negatif etkileri araştırılmakla beraber özellikle geceleri uyku sırasında çocuktan uzak bir mesafede olması ve wifi gibi internet bağlantılarının tam kapatılması, hatta aracın kendisinin kapatılması önerilmektedir.
Çocuklarımızın geleceğinde dijital bir dünyadan çok gerçek dünyanın güzelliklerinin olmasını dilerim…